Hikmet Çetinkaya

Büyük sınav...

30 Ocak 2016 Cumartesi

Can Dündar ve Erdem l iki ayı aşkın süredir Silivri zindanında tutuklu...
473 sayfalık iddianamenin özetini önceki gün Cumhuriyet’in birinci sayfasında okudunuz.
İddianamede suçlama çok, kanıt yok...
Acı ama gerçek olan bu!
Üstünkörü iddianameye bir göz attım, Aydın Engin, Murat Sabuncu ve Kemal Göktaş’ın yazılarını okudum...
İddianamede yok yok!
Laik demokratik Cumhuriyetle yaşıt gazeteniz, “vatan hainlerini”, casusları alıp beslemiş. Birini genel yayın yönetmeni, ötekini Ankara temsilcisi yapmış.
Bir dönem darbecilikle suçlanmıştı yazarlarımız. İlhan Selçuk’un üç köşe yazısı ve kitapları Ergenekon iddianamesinde “kanıt” olarak gösterilmişti.
İlhan Selçuk’u yazılarıyla suçlayan savcı şimdi firarda...
İddianameyi hazırlayan savcıyı anımsadınız mı?
Efsane savcı Zekeriya Öz!
Efsane adını ben koymadım. Ülkeyi yöneten AKP iktidarının sözcüleri, Başbakan koymuştu:
“Efsane savcı, kahraman polis!”
Efsane savcılar, yeşil pasaportlarıyla yurtdışına tüydüler sokak diliyle söylersem...
Kahraman polislere gelince...
Çoğu zindanda!
Can ve Erdem için hazırlanan iddianamede terörün tarihini ve haşhaşileri anlatmış savcı.
Ayıptır söylemesi, 40 yılı aşkın süredir Cemaatin, devletin olanaklarını kullanarak devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarında kadrolaştığını yazmıştım, belgeleriyle birlikte ama kimseye anlatamamıştım...

***

Aynı zamanda hukukçu olan arkadaşımız Kemal Göktaş, yazısında şu vurguyu yapıyordu iddianameye ilişkin:
“Bu iddianame, cezalandırılması kararlaştırılmış bir ‘düşman’ın bütün fiilerini suç kategorisine koyan, soyut iddialarla ağır suçlamaların yöneltildiği bir hukuk pratiğinin örneği olarak tarihteki yerini şimdiden almış oldu.”
Aydın Engin ise iddianameyi yazan savcının tarihe geçeceğini söyleyip şöyle bir tümce kuruyordu:
“Valla ben John le Carre’den Frederick Forsyth’ye kadar casusluk literatürünün tüm ustalarını okudum. Hiç elde ettiği bilgileri gazetede yayımlayan casus görmedim.
Bu edebiyat literatürüne savcının icadı olarak geçecek. Böylece savcı da tarihe geçecek.”
Ergenekon sürecinde Zekeriya Öz tarihe geçmemiş miydi?
Önce Cumhuriyet’e atılan üç bomba, ardından İlhan Selçuk, Erol Manisalı ve Mustafa Balbay’ın gözaltına alınması...
Balbay’ın 2011’de milletvekili seçilmesine karşın zindanda yatması...
İlhan Selçuk’un, iddianameye konu olan yazılarından birinin başlığı şuydu o yıllar:
“Hedef Cumhuriyet Gazetesi...”
Bugün hedefte iki ad var:
“Can Dündar ve Erdem Gül!”
İki arkadaşımız, iddianameye göre devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin edip yayımlamışlar...
Ne denir buna:
“Vay anasına sayın seyirciler!”

***

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı Ahmet Abakay, Can ve Erdem’e ilişkin iddianamede “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istenmesinin, yaşamlarının sona erdirilmesi anlamına geldiğinin altını çizip şöyle diyor:
“İddialara, dava açanlar dışında kimsenin inanmadığı, ilkel, politik bir suçlama ve öç alma anlayışıdır.
Ortada silah, cephane, mühimmat yok, silahlı grup yok, sadece haberler ve makaleler varken böylesine hayali iddialarda bulunmak hem akıl hem hukuk dışıdır.”
Gazeteci arkadaşım Abakay’ın deyişiyle bu davada hem yargı hem de gazeteciler önemli bir sınav karşısındadır.
Evrensel hukuk ilkeleri çiğnenmemeli, basın ve ifade özgürlüğünün yargılanmayacağı yüksek bir sesle haykırılmalıdır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları