Hikmet Çetinkaya

Kaybolan Hayattır!

05 Mart 2014 Çarşamba

Kaybolan hayatlar hiç umurunuzda değil...
Öldürülen çocuklarımız; yağmalanan dağlarımız, ovalarımız, koylarımız, vadilerimiz...
Kendi çıkarları için halkı ayrıştıranlar, çatışma ortamını hazırlayanlar, komplo teorileriyle siyaset yapanlar, aymazlar, yobazlar!
Bedenleri delik deşik edilen gençler, çocuklar, gözleri çıkarılanlar, sakat bırakılanlar!
Özgürlükleri ellerinden alınanlar, zindanlarda tecavüze uğrayanlar...
Şiddet, baskı!
Öç alma!
Senin çektiğin acıyı, hüznü bilmeyenler!
Kudretli olanlar!
Cemaatler!
Kutulara para yerleştirenler, ezenler, ezilenler!
Çamur atanlar, kara çalanlar, iftiracılar, düzenbazlar...
O talancılar yok mu talancılar!
Toroslar’da, Tunceli’de, Kaz Dağları’nda, Kozak Yaylası’nda karaçamları kesenler, memleketi on paraya satanlar...
Çokuluslu altın avcıları...
Kurulu düzenin, vahşi kapitalizmin, küreselleşmenin kapı kulları...

***

Kendilerini devrimci, sosyalist gören zibidiler, ihbarcılar, üçkâğıtçılar...
7 Haziran 2005 yılında dergilerinde “Van’da Haçlı Üniversitesi” haberini yapanlar...
Haberi kapaktan verenler, faşistlerle aynı çatı altında oturmayı sevenler...
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki heykellerin Hıristiyan haçına benzediğinden yola çıkıp ardından Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın, rektör yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’i “Hıristiyanlık propagandası”yla suçlayanlar...
Şişirme haber yapanlar!
Çamur at izi kalsın diyenler, Yücel Aşkın’ı zindana yollayanlar, köktendincilerle birlikte iş tutanlar.
Halkı kandıranlar!
Tetikçiler!
Onurlu insanları toplum önünde küçük düşürmek için her türlü yalanı geçerli sayanlar!
Ahlaksızlar!
Yaftacılar!
Utanmazlar!
Ucuz dedikodularla insanların çocuklarını, eşlerini, yakınlarını yaralayanlar!
Sevgisizliği hayatlarına koyup, yıllardır böyle yaşayanlar!
Ey insanlık!
Van’da bu haber Cumhuriyet, Atatürk, laiklik, demokrasi düşmanı yerel bir gazetede yayımlanmış, o sözüm ona ulusalcı dergi de haberi kapaktan vermişti...
O dergi, haberi yaparken köktendinci yerel gazeteyi kaynak göstermişti.
Aynı haberi, ulusal köktendinci bir gazete de, derginin yayımından sonra manşetten vermişti.
Gördünüz mü ilişkiler zincirini?
Kendilerini ulusalcı, devrimci, sosyalist görenler köktendincilerle nasıl işbirliği yapmış.

***

Hayatın sudan ucuz olduğu bir ülkede yaşıyoruz...
Çocuklarımız ölüyor, zindanlar doluyor.
Türkan Saylan’a yapılan saldırıları unutacak mıyız?
Van’da çıkan köktendinci bir gazeteyi kaynak göstererek Türkan Saylan ve Papa’yı birlikte gösteren fotoğrafı yayımlayıp “Atatürk ve Kuvayı Milliye” ruhunu mu canlandıracağız?
Türkan Saylan ve Ayşe Yüksel’i, yani Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni “misyonerlikle” suçlamak neden?
Aklıma Malatya Zirve Yayınevi katliamı,Trabzon’daki Rahip Santoro cinayeti geldi...
Hrant Dink’in öldürülmesi...
Ve faili meçhul cinayetler...
Uğur Mumcu, Musa Anter, Gaffar Okkan, Hablemitoğlu, Hrant Dink...
Devlet içinde örgütlü çeteler, onların ayakları, medya bağlantıları.
Ellerinde kanıt olmadan saldırmak, haber yapmak, yaftalamak ne zamandan beri gazetecilik oluyor...
Bir dönem doğaya sahip çıkan çevrecileri “vatan hainliği”yle, casuslukla suçlayanlar kime hizmet ediyordu?
Kaz Dağları’nı, Bergama Ovacık’ı yağmalayan çokuluslu altın avcılarına, vahşi kapitalizme, para babalarına...
Unutkan bir toplumuz!
Çok çabuk unutuyoruz!
Maskeler insin artık!
Bu ikiyüzlülük bitsin, kimin ne olduğu ortaya çıksın...

***

Hayata tutunmanın, sevginin, kardeşliğin bir anlamı vardır!
Aşkın, sevdanın, acının, hüznün...
Evet bir anlamı var, anlayana!

                    
Düzeltme: Dünkü yazımda Mikail Albay olarak yazılan kişi, eski MİT müsteşar yardımcılarından Mikdat Alpay olacaktır. Düzeltirim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları