Cüneyt Arcayürek

Bumerang Gibi...

05 Mart 2014 Çarşamba

Birkaç kez bu sütunlarda, RTE iktidardan gittiği günün ertesi, yolsuzluk, rüşvet ve devlet yönetimiyle laik Cumhuriyeti dinci bir kimliğe devşirme çabalarının bilinmeyen içyüzünü açıklayan ve…
… Sabık başbakanın Yüce Divan huzurunda hesap vermesini gerektiren dosyaların gazete bürolarına akın edeceğini yazmakta ne kadar yanılmışız.
Dosyalardan önce öyle ses kayıtları açıklanmaya başlandı ki, içerikleri muhteremin bir dakika bile Başbakanlık koltuğunda oturmamasını adeta zorunlu kılıyor.
Kılıçdaroğlu da bu demokratik gerçeğin demokrasiyle yönetildiğini sandığımız Türkiye’mizde geçerli olmasını dayatıyor ve “başçalan” dediği RTE’nin Başbakanlık’tan bir zahmet derhal istifa etmesini söylüyor.
Boşuna uğraşı.
Zira bir başka konuda ana muhalefetin ısrarlı isteğine karşı Başbakan; “Ne yani? Muhalefet istiyor diye o konudaki yolumuzdan ayrılacak mıyız? Avuçlarını yalasınlar” demeye gelen açıklamalar yapmıştı.
Şimdiii yapışıp kaldığı Başbakanlık’tan RTE’yi koparabilmek ne mümkün?
Hele yalnız hükümetinin değil, oğlunun da rüşvet ve yolsuzluklar operasyonuyla ipliğinin pazara çıktığı ve son gelişmelerle RTE’nin siyasal yazgısının çizildiği…
… Bir kez daha ulusal iradenin illa ki bütün günahlarını temizleyeceğini sandığı bir sırada hiç o koltuğu bırakır mı, bırakabilir mi?

***

Telefonların yasal olmayan yollardan da dinlendiği ve hatta dinlemelerin cemaatin eseri olduğunu vurgulayan yayınlar, demeçlerle açıklamalar günlerce günlük yaşamımızın başlıca konusu olduğu... Muhteremin bu konuda hiçbir şifa niyetine önlem almadığı, eleştirilere kulaklarının kapalı olduğu yıllar geride kaldı.
Devir değişti.
Yasadışı görüşmeler bumerang gibi döndü dolaştı; şimdi Başbakan’ı vuruyor.

***

Oğlu ile yaptığı konuşmaların ses kayıtlarının biri gidiyor; ertesi gün diğeri internette arzı endam ediyor.
İçlerinde biri var ki RTE’nin demokrasi perdesiyle örtmeye çalıştığı gerçek yüzünü, kimliğini sergiliyor.
Acaba neden Başbakan; oğlu ile Aziz Yıldırım’ın FB’nin başkanlığına son vermeyi planlıyor? Yıldırım’a husumetinin kaynağı nedir?
Çünkü Aziz Yıldırım; RTE’nin FB’yi ele geçirmeyi ya da başkaları gibi kendine teba olmasını içeren ihtirasına karşı ödün vermedi. Dik durdu.
Ne FB’yi ne de temsil ettiği camiayı RTE korkusuna ve ihtirasına feda etti.
Üstelik Aziz Yıldırım, RTE’nin nefret ettiği iki konuda kulüp ve camia adına gayet açık, cesur açıklamalarına ara vermedi.
FB yönetimi ve camianın laik cumhuriyet yanlısı ve de Atatürkçü olduğunu sürekli yineledi.
RTE, kulis oyunları ve başbakan ağırlığıyla 2-3 Kasım kongresinde karşı aday Mehmet Ali Aydınlar’ın Yıldırım’ın başkanlığına son vereceğini hesapladı ve…
… Hep milli irade ve halk iradesi der durur ya: İşte o kongrede binlerce FB delegesi Aziz Başkan’ın ve söylemlerinin arkasında durdu...
RTE’yi halk iradesi FB kongresinde tepe taklak ediverdi. (Ara notu: Darısı bu örneğe koşut seçim sonuçlarına.)
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” haykırışları Kadıköy’ün ücra sokaklarına erişti.
Pek çok kişinin, kurumun:
Atatürkçü ve laik cumhuriyetçi olduğunu söylemekten korktuğu, sakındığı şu günlerde; bir FB’li olarak; Atatürk’e ve laik cumhuriyete sahip çıkan FB yönetimi ve camiasıyla iftihar ediyor, onur duyuyorum.

***

RTE’nin oğlu ile yaptığı konuşmaların ses kayıtları bitmez tükenmez bir hazine.
Başbakan meydan meydan dolaşıyor. Kayıtların montaj olduğunu kanıtlayacak yol ve yöntemlere başvuracağı yerde; avaz avaz...
… Bu kasetlerin paralel yapı dediği Gülen cemaatinin, inanılmaz pervasızlıkla CHP ile birlikte tezgâhladıkları montaj ürünler olduğuna halkı ikna etmeye çalışıyor.
Geçen gece CNN Türk’teki Tarafsız Bölge programını yöneten Ahmet Hakan, dikkatlerden kaçan; lakin yerden yere vurduğu cemaati bir türlü yasaya teslim edemeyen RTE’nin bu konudaki tutarsızlığını kanıtlayan bir konuşma yaptı ve bir soru sordu.
Dedi ki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç CNN Türk’te katıldığı bir programda: “17 Aralık operasyonundan önce Başbakan bana Gülen cemaatinden birkaç kişinin ziyaretine geldiğini ve dershanelerle ilgili girişimden vazgeçmezsek, başına geleceklerden söz ederek kendilerini tehdit ettiklerini söyledi.”
Ahmet Hakan’ın sorusu şu: “Hâlâ durmadan suçladığı cemaatten kimseyi yargıya götüremeyen Başbakan, kendini tehdit eden cemaatten kişileri biliyor, ama tehdidi duyuran bu kişileri neden hâlâ yargıya teslim etmedi, etmiyor?”
Pek çoğu gibi, bu soru da hâlâ yanıt bekliyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları