Hikmet Çetinkaya

Türk-Kürt düşman değil kardeştir...

04 Şubat 2016 Perşembe

İnsanlarımız ölüyor gözlerimizin önünde. Bir sandık demokrasi yaşam biçimi olurken, baskıcı bir rejim tutsak alıyor yürekleri...
Baskıcı rejimlere bir bakın hele...
Yanı başımızda Suriye’de yaşananları görün, mezhep savaşlarının geldiği uç noktada çocuk ölümlerini düşünün.
Sözün bittiği yerde, haberleri yüzünden iki ayı aşkın süredir Silivri zindanında yatan Can Dündar ve Erdem Gül için istenen “yaşam boyu” hapis cezası, yakalanan “canlı bomba”ya 12 yıl hapis cezası uygulamasını kafanızda sorgulayın.
Bir kez daha bakın yaşanılan sürece, Cumhuriyet’in manşetlerini anımsayın.
Her yerde kan gölleri... Demokrasiyi sandığa indirgeyen bir zihniyetin bir ülkeyi nasıl kutuplaştırdığını, cephelere ayırdığını, Suriye sınırımızın yol geçen hanına dönüştüğünü sürekli olarak yazın, çizin...
Ölüm, acı, hüzün!
Halkın gerçekleri öğrenme hakkı, düşünceyi ifade etme özgürlüğü açık açık gasp ediliyor; haberlerinden ötürü gazetecilerin boyunlarına “casus yaftası” asılıyor.
Bu ülke kimsenin babasının tapulu malı değil...
Bu topraklar, bu hayat hepimizin; dinimiz, ırkımız, mezhebimiz, dilimiz, rengimiz, inancımız ne olursa olsun...

***

1923 Anadolu Devrimi, kanlı bir kıyametle birlikte gerçekleşmiş, emperyalist işgalci güçlere bu coğrafyada yaşayan insanlar ders vermiştir.
Laik Cumhuriyetle Anadolu’da yeni insan doğmuştur.
Cumhuriyet, dil devrimi ve uygarlığa açılan aydınlık bir Türkiye demektir.
Halkın dili, devletin dili olmuştur.
Türk, Kürt, Çerkes, Boşnak, Süryani Türkiye ahalisi oluşmuştur Mustafa Kemal’in deyişiyle...
Cumhuriyet devleti “Aydınlanma” demektir...
Hiç kimsenin gücü, 1926’da yürürlüğe giren Yurttaşlar Yasası’nı (Medeni Kanun) değiştirip “şeriat kökeni”nden kaynaklanan Mecelle’yi geri getirmeye yetmeyecektir.
Yine hiçbir güç, hiçbir siyasal irade, kadınlara Cumhuriyetle verilen hakları geri alamayacak; bir erkek kadına “boş ol” dediği zaman “medeni nikâh” bozulmayacak; kadınların seçme seçilme haklarını ellerinden alamayacaktır.
Herkes şu gerçeği çok iyi bilmelidir:
Cumhuriyet, yurttaşlık bilinciyle kadın haklarına kavuşmaktır...
Cumhuriyet devrimi, padişahlığın yıkılması ve hilafetin kaldırılmasıdır.
Kim ya da hangi parti, hangi kurum Cumhuriyeti kaldırıp padişahlık ve hilafeti geri getirebilir?
Cumhuriyet devleti ayrımcılık yapamaz, toplumu kutuplaştırıp cephelere bölemez.
Bu ülkeyi ne askeri ne de sivil darbelerle yönetemez.
Sandık, demokrasi ve özgürlükler değildir tek başına.
Cumhuriyet laik ve sosyal bir hukuk devletidir... Cumhuriyet devriminin özgürlükçü demokrasiye dönüşmesini kuruluşundan bugüne değin hep engellediler.
Devlet içindeki derin güçler dün de demokrasi ve özgürlük düşmanıydı, bugün de...

***

1923 Devrimi’ni küçümseyenler, tepeden bakanlar, laikliğin anlamının “halksal” olduğunu bilmeyip “din düşmanlığı” sananlar dün yaptıklarını bugün de yapıyor...
Günümüzde “emperyalist rekabet” etnik savaşları körüklüyor, vahşi kapitalizmin sömürüsü İslam köktendinciliğini kışkırtıyor...
Suriye’den Irak’a, Afganistan’dan Libya’ya Ortadoğu’da, Kara Afrika’da halklar birbirlerini boğazlarken Suriye Rusya’nın mandası oluyor.
Demokrasi araç değil amaçtır!
Hendek kazarak, mahalleleri ele geçirerek, buna karşılık olarak kentleri tanklarla kuşatarak bir yere varamazsınız.
İki ateş arasında kalan Kürt kardeşlerimiz geleceklerinden kaygılı...
İslam köktendinciliğinin gelişmesine katkıda bulunarak demokrasi ve özgürlükleri hayata geçirmek olanaksızdır.
Onun için de sözün bittiği yerdeyiz!
Türklerle Kürtler arasına duvar örenler, kan göllerinden beslenenler utansın...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları