Cihangirli aydınlar da artık tehlikenin farkındalar

05 Şubat 2016 Cuma

Cihangir sokaklarında hayat vardır...
Başka mahallelerin sokaklarındaki hayata pek benzemeyen farklı bir hayat...
Bu mahallede sokak çalgıcıları gitar çalar; kızlar şarkı söyleyip dans eder.
Bazen sevişme sesleri gelir evlerden; bazen piyano sesleri yükselir.
Bir kahve köşesinde birileri saatlerce kitap okur; birileri saatlerce politika, felsefe tartışır.
Bazen bir deli gelir kahvenin önüne; nutuk atar.
Aydınlık gazetesi satan adam inatçı ve sitemli ses tonuyla bağıra bağıra ve liberallerin gözünün içine baka baka günün manşetini okur.
İnsanlar birbirlerine kızlı erkekli mahrem hikâyeler anlatırlar; fısıltılı masalardaki sohbetler dev kahkahalarla son bulur.
Çok seslidir bizim mahalle, ama bu seslerin arasında günde birkaç kez sessiz bir nehir akar.
Okula giden çocuklar...
Onların içinde o kahvelerde oturanların, barlarda kahkaha atanların, felsefe, politika tartışanların, sanatseverlerin, sanatçıların çocukları pek yoktur.
Bu çocuklar daha çok aşağı mahallede yaşarlar.
Cihangir ne kadar yukarıdaysa aşağı mahalle de o kadar aşağıdadır.
O mahallede evlere kitap girmez; televizyonlarda film, belgesel seyredilmez... Kadınlar ve erkekler arkadaşlarıyla kahvelerde oturup birbirlerine mahrem şeyler anlatmazlar ve sanattan falan hiç anlamazlar.
Öyle uluorta kahkaha atılmaz, daha çok dua mırıldanılır o mahallede.
Aşağı mahallenin çocukları annelerinin ellerinden tutup okula giderken ve okuldan dönerken yukarı mahallenin kalbini sessiz bir resmi geçitle tam ortadan yırtarlar.
O yırtıktan geçen sessiz kalabalığın ayrıksılığı mahallede bir an hissedilir; akabinde hemen unutulur.
Çocuklarını ellerinden tutan kadınların bazılarının üzerlerinde pardösü, başlarında türban vardır; bazıları baştan aşağıya kara çarşaflıdır.
Yanlarındaki, ergenliğe girmek üzere olan kız çocuklarının birkaç yıl sonra kapanacağını ve muhtemelen evlenip anneleri gibi küçük yaşta çoluk çocuğa karışacaklarını, başlarını önlerine eğmelerinden ve edepsiz bildikleri bir mahalleden edepleriyle geçmeye eğitildiklerinden anlarsınız.
Oğlan çocukları başlarını eğmezler.
Tam tersine bazıları gözlerini etrafa diker; kaşları çatık, bakışları terstir.
Belli ki içinden geçtikleri, okuluna gittikleri bu mahalle hakkında evde iyi şeyler söylenmemektedir.
Hafta sonları gittikleri Kuran kurslarında, evlerine gelen hocaların sohbetlerinde mahalleye karşı epey bir kinlenmişlerdir.
O çocuklardan bazıları okula gidip gelirken içinden geçtikleri ve düşman bildikleri bu kendilerine, hatta ülkelerine yabancı mahalleye bilenerek büyürler.
Duydukları tüm sesler, gördükleri tüm görüntüler onları ürkütür.
O sesleri bastırmak, görüntüleri karartmak için önce içlerinden tekbir getirirler.
Büyüyünce de ellerine taşları sopaları, alıp aşağıdan yukarıya tırmanır ve bir gece vakti, hayat boyu ulaşamayacakları bir sefahat şımarıklığıyla ergenliklerini mühürleyen ve kendilerine hiç benzemeyen mahalle halkının üzerine yürümeye kalkışırlar.
Bu kalkışma sırasında da coşkulu bir devrim şarkısı söyler gibi tekbir getirirler.
Tekbir sesi tüm diğer sesleri bastırır.
Piyanolar susar; sevişmeler, gülüşmeler biter; mahalle bir anda sessizleşir.
Meselenin sınıfsal olduğunu çoktan unutan ve temel sol kodları kendi akıllarınca köhnelikten kurtarıp liberallik sosuyla kaplayarak ve kapitalizmle kaynaştırarak yeniden yaratmayı devrimcilik sanan bir kısım mahalleli aydınlar...
Bu saldırılar karşısında afallarlar.
Kadınların özgürleşmesini kapanmaları üzerinden tarif eden politik bir lideri demokrasi havarisi gibi baş tacı eden çoğu Cihangirli aydın; gün gelip devran döndüğünde o sahte havarinin eline geçirdiği demokrasi kılıcını manyak gibi sağa sola sallamasına; cahil halkı okumuşlara karşı kışkırtmasına çok şaşırırlar.
Biz nerede hata yaptık?” diye değil de “Bizi nasıl da kandırdılar!” diye hayıflanırlar.
Hatadan ders çıkarmak zaten zordur; kandırılmaktan ders çıkarmak iyice zordur.
Cihangir sokaklarında bugüne kadar liberallik adına ve kandırılmak pahasına her sesi duymayı ve çıkarmayı marifet bilen o aydınlar...
Belli ki bundan sonra bizim mahallede daha sık tekbir sesi duyacak ve devrimciliği göz göre göre kaptırdıkları, hatta kadife kutularda bizzat sundukları dindarların iktidarında, değişik oktavlarda imdat sesi çıkarmayı öğrenecekler.
Son tahlilde; Cihangirli liberal aydınlar da artık tehlikenin farkında ve bizzat kucağındalar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları