Şubatın tarihsel tadı

08 Şubat 2016 Pazartesi

Şubat ayına tarihsel tadını veren TİP-Türkiye İşçi Partisi’nin 1961, DİSK-Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun da1967’de 13 Şubat günü kurulmuş olmalarıdır.
Her ikisini doğuran ana da özgürlükçü 1961 Anayasası’dır.
İnsanlar gibi toplumların yaşamında da ergenliğe erişme (Arapçayı sevmeye başladıysanız, akl-ı baliğ olma) dönemleri vardır; 1961 Anayasası bu toplumun ergenliğe ulaşmasının belgesidir; TİP de onun çok önemli siyasal uygulaması.

Doğru yorum
İdeolojisinin kaynağı bilimsel sosyalizm olan TİP, emekçi sınıfların öncülüğünde seçimle iktidara gelmek istemekteydi.
TİP’in düşünsel oluşumunu ya da ideolojisini biçimlendiren Mehmet Ali Aybar ve ona katılan arkadaşları, bu ana temel üzerine iki yerli düşünsel dayanağı özenle yerleştirdi.
Bunlardan biri Mustafa Kemal’in emek; öbürü de ulusal bağımsızlık vurgusuydu.
Söz Aybar’ın:
“Ölümsüz Atatürk dili ile ‘Çalışmak sayesinde bir hakkı iktisap ederiz.. çalışmadan yaşamak isteyenlerin bizim toplumuzda yeri yoktur’. ..
TİP’in amacı… ilk Kurtuluş Savaşı’nı yapmış.. emperyalizme ve sömürücülüğe karşı… tam bağımsız... bölünmez, halkçı, emekten yana devletçi, devrimci, laik, insan haklarına dayanan bir… Cumhuriyettir. ”(TİP Tarihi, I, 208-9.)
ABD’yi arkalarına alan Türkiye’nin ırkçı ve dinci sağcıları, askeriyesi, siyasetçisi ve sermayesi el ele vererek ülkeyi özgürlükçü anayasadan uzaklaştırdılar; TİP’i ve TİP ile birlikte emeğe dayalı özgürleşme süreçlerini; gençliğin ulusal bağımsızlık çığlıklarını da boğdular. Bugünlere böyle gelindi.

Omurgasız olunca!
Kendilerine aydın denilen ve solcu geçinen kimi kişiler, yakın yıllara kadar açıkça AKP destekçiliği yaptılar. Bunu yaparken de hiçbir bilimsel gerçeğe dayanmadan Kemalizmi karaladılar; AKP’nin Kemalizme tepki olduğunu öne sürdüler; bu ezberden bugün de kurtulamıyor, böylece dolaylı da olsa AKP’yi haklı çıkarıyorlar.
Bu aydınların birçoğu, yanlarına kendileri gibi geçmişte AKP’ye hizmet etmiş kimi siyasetçi eskilerini de çağırarak geçen hafta sonu bir araya geldiler. ABD’ye sığınmış olan; kendileri gibi yıllarca AKP ile kol kola yürüyen ancak şimdilerde iktidarın çok ağır bir biçimde hışmına uğrayan imamın damgasını taşıyan Abant toplantılarının Demokrasinin Türkiye Sorunu adıyla 34.’sünü yaptılar; imamın Abant’ın karla kaplı o güzelim doğasındaki izdüşümünden demokrasi çıkarmaya çalıştılar. İmamlardan imam beğenir duruma düştüklerinin bilincine bile varmayan bu aydınlar biat kültüründen özgürlük devşirmeye; demokrasi pazarlamaya kalkıyorlar.
Bunlarla ilgili en doğru saptamayı Aybar yapıyor: “Şu bizim aydınlar var ya onların çoğu belkemiği olmayan yaratıklardır…her şekli kolaylıkla alabilirler.” (Cumhuriyet, 18 Kasım 1969.)
Son elli yılın faşizan uygulamalarıyla dik duran ve durabilecek aydınların çok büyük bir bölümü yok edildi; ortalık omurgasızlara kaldı.
Gezi müezzini örneği dürüst din insanları bağışlasın, siyasetin hemen her yerinde, ülke yönetiminde, üniversitede, basında ve ekonomide imamlar köşe başlarını tuttu.
Sormak gerekiyor. Kemalizme, gerçekte Cumhuriyetin kazanımlarına, küfür etmeyi iş edinen ve ülkenin bugünlere gelmesinden çok büyük ölçüde sorumlu olan enteller, AKP konusunda aldandık diye tel tel dökülmediniz mi; şimdi hangi yüzle bu topluma demokrasi dersi vermeye kalkıyorsunuz?
Hiç olmazsa 13 Şubat’ların öncülerinin düşünsel namusuna yarım asır sonra da olsa saygı duyun! kalkıyorsunuz?
Hiç olmazsa 13 Şubat’ların öncülerinin düşünsel namusuna yarım asır sonra da olsa saygı duyun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları