Düdüklü Tencere

10 Şubat 2016 Çarşamba

Karışıktı, daha da karıştı; ne dediğini bilenler, bilmeyenler, bilmeden atıp tutturmak isteyenler, “tutmasa ne gam, zaman bu zaman” diyenler, dostluklarını, heyecanlarını içi boş “entelektüel şiddetin” hizmetine verenler, “kurban keserken” dürüstlüğe prim vermeyenler, cahilce vururken tökezlemeyi hesaba katmayanlar, hepsi hepsi ortadadır. İşin tuhafı nerede bir kürsü bulurlarsa orada yalan yanlış konuşmakta, mekân sahiplerini de derecesiz mutlu etmektedirler. Ama asıl karışıklık orada, onlarda değildir; onları tatlı heyecanlarıyla baş başa bırakalım da asıl meseleye, asıl kargaşaya, memlekete dönelim.

***

Memlekette işlerin gerçekten karışık olduğu, siyasetin zorbalık yöntemleriyle dizayn edilmeye çalışıldığı bir gerçek. Türkiye şiddet sarmalında gerçekliği yitirdi. Öldürülenler onlarla, yüzlerle, yüzsüzce ilan ediliyor; neden, nerede, nasıl sorularını sorabilmek için ya Silivri’yi göze almak ya da bir başka ülkenin medyasında görevli olmak gerekiyor. Gerçi o da bir garanti sayılmaz; sorduğunuz soruya yanıt alamaz, üstelik azarlanabilirsiniz. Meslektaşlarınız bile olguları sıraladığınız halde sizi “siyasi nutuk atmakla” suçlayabilirler ya da “sokmayın bunu buralara, gitsin memleketine” diyen bir “devlet emriyle” karşılaşabilirsiniz.

***

Bunun nedeni, gizlenmesi gereken ama gizlenemeyen durumların çapının genişlemiş, hacminin büyümüş, niceliğinin artmış, niteliğinin patlamaya yaklaşmış olmasıdır. Saklanamıyorsa, nüfusun büyük çoğunluğunun duyması da mı engellenemez; yasaklar ne güne duruyor. “İlle de görüp yazacağız” diyenlerin durdurulması, engellenmesi zorsa, o zaman zaten karışık olan duruma son verme, Gordion düğümünü, şu kördüğümü kılıçla kesiverme zamanı gelmiştir. İçeride “ihanet”, dışarıda kim bilir hangi derin hesaplarla yine “ihanet”, ne yapsın haşmet; savaşın kılıcı her şeyi keser. Savaş suskunluk demektir, savaş İskender’in kılıcı.

***

Zaman daralıyor, “ihanetin” çapı büyüyor; içerideki küstürülmüşler “özgül ağırlıklarına” bakmadan isyandalar. Terörist cihatçılarla savaşan, üstelik Birleşmiş Milletler’de temsil edilen, evet tamam “dünya beşten büyüktür”, lakin hangi dünya bu; stratejik müttefiklerin su koyverdiği dünya mı? İşte sınır yavaş yavaş kapanıyor, yanlış hesaplarla düşürülen savaş uçağının enkazı “derin stratejilerin” enkazına dönüştü. Dahası var...

***

Bir çırpıda düşmana dönüştürülmüş komşu, giderek kendi sınırlarına hâkim olma yolunda ilerliyor, Yemen’de güç savaşına girmiş “gönül ortağı” Vahhabi, düşen petrol fiyatlarının derdiyle kimsenin ciddiye almadığı çılgın projeler üretiyor. Sen “bu terörist Cenevre’ye gidemez, sokmam onu oraya” derken büyük müttefik “terörist değil o, birlikte çalışıyoruz” demekte. Ne yapacaksın, ne yapabilirsin, nasıl çözeceksin? Düğüm düğüm üstüne gelmemiş mi Allah aşkına!

***

Kördüğüm kördüğümse, ipin ucu kaybolmuşsa, kesip atma zamanı yaklaşmış demektir. Bu tehlikenin büyüdüğünü gösterir. Düdüklü tencerelerin basınca dayanma kapasiteleri sınırlıdır; patlarlar. Patladığında ne olduğunu biliyoruz. “Armudun sapı üzümün çöpü” derken bir de bakarsın sivil mi, asker mi demeye kalmadan patlamış tencere...
Canı sıkılan, kendine eğlence arayan entelektüeli boş verin, şimdi birlik olmak, birlikte davranmak zamanıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları