Meriç Velidedeoğlu

Gazetemiz Cumhuriyet

12 Şubat 2016 Cuma

Değerli dostlar, izninizle, bir kez daha Danimarkalı düşünür “Kiergekaard”ın, “Hayatı, ileriye dönük yaşar, geriye dönüp anlarız!” saptamasını, gazetemiz “Cumhuriyet”e uygulayayım diyorum, yazarımız “Doğan Satmış”ın bir yazısından söz edip başlayarak.
“D. Satmış” yazısında, “Cumhuriyet”in de tıpkı İngilizlerin “Guardian”ı gibi bir “vakıf” gazetesi oluşunun, gazetemize “daha saygınlık” kazandırdığını vurguluyordu. (30.1.2016)
Bu benzerliğin ortaya konuluşu zamanlama olarak da yerinde; öte yanda bu benzerlik kadar belki de daha öte olanbu gazetelerin “kuruluş neden” ve “amaçlar”ı arasındaki “ayrım”ın da önemli oluşunu anımsatmanın da yerinde olacağını sanıyorum, özellikle de “Cumhuriyet” açısından; bilmem katılır mıydınız?
Bu “ayrım”dan söz etmek için, önce gerek “Cumhuriyet”in ilanı sıralarında, gerek öncesindeki gazetelerin durumuna değinirsek, “Kurtuluş Savaşı” sürecinde yayımlanan “İkdam, Neologos, Ferda, Toksöz”ü sayabiliriz; bunlar Anadolu’daki “ulusal hareketi” onaylamayan, dahası bu “direniş”e saldırmada başı çekenlerdir.
İstanbul’da yayımlanan, “Vatan, Tanin, Tevhidi Efkâr, Son Telgraf” gazeteleri de, “Cumhuriyet”in ilanını tüm yurtta duyuran top atışlarının henüz daha dumanı tüterken, “Cumhuriyet” yönetimine (rejimine), “Atatürk”e, ilanı kabul eden “TBMM”ye topluca saldırıya geçenlerdendir.
Öyle ki, ertesi gün, “30 Ekim” sabahı bunlardan biri, “Cumhuriyet” ilanı: “Uygarlık dünyasını anlamış, okumuş, irdelemiş, devlet yönetiminde yeterlik kazanmış kafalardan çıkacak bir iş değildir!” diyerek “Cumhuriyet”i önerenleri, kabul edenleri ağır biçimde eleştirir.
Daha sonraları “Mütareke Artığı Basın” olarak adlandırılan bu gazeteler, “Atatürk”ün “Cumhuriyet”i ilan edip “Cumhurbaşkanı” olması yerine, “Amerika’nın bağımsızlığını sağlayan ‘G. Washington’ gibi yapması, çiftliğine(!) çekilip kendisini ‘Başkan’ seçilmesi
için çağırmalarına dek sessizce beklemesini” isterler...
Evet, “93” yıl önce de “Başkanlık”...
Ayrıca başka bir grup gazete de, bu göreve, “Devlet Başkanı” görevine “Halife”yi uygun görmekte ve direnmektedir; sanırım bu istek daha da ilginç... Hele günümüzde...
“Atatürk” hep olduğu gibi gerekeni yapar, Ankara’da yayımlanan “Yeni Gün”ün sahibi, milletvekili “Yunus Nadi”den, “Devrim”in gazetesini ister, ayrıca adının da “Cumhuriyet” olmasını.
Peki de, “Devrim”in gazetesi “Cumhuriyet”, nasıl olmalı, amacı ne olmalıydı? Böylece geldik sık sık sözü edilen, Cumhuriyet’in “Yayın İlkeleri”ne; “Yunus Nadi” bunları kaleme alıp, Cumhuriyet’in “7 Mayıs 1924’te çıkan “ilk” sayısında yayımlar; bu ilkeler çoğunlukla bilinse de, kimilerine değinip bir kez daha paylaşalım diyorum.
“Cumhuriyet, ‘Atatürk Devrim ve İlkeleri’yle bağlantılı olarak, ‘Aydınlanma’ yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin de dinden bağımsızlaşması ve ‘Laiklik İlkesi’nin toplumca benimsenmesi için ‘çaba’ gösterecektir; ‘Cumhuriyet’ amaçlarına ancak ‘Atatürk’ün kurduğu ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘bağımsızlığı’ ve ‘bütünlüğü’ kapsamında ulaşacağını temel ilke sayar.”
Cumhuriyet gazetemizin, bir bölümünü saydığımız bu temel ilkelerinin birinden değil uzaklaşmak, doğrultusundan azıcık ayrılması bile, okuyucuyu ayağa kaldırdı kimi yıllarda.
1980’in sonlarından 1990’a uzanan Nadir Nadi ve grubunun yer almadığı bir yönetim, yayın ilkeleri doğrultusundan uzaklaşmaya başlayınca, başta “İ. Selçuk, H.V. Velidedeoğlu, Ş. Soner” gibi yazarlar da yazılarını kesince, okuyucunun verdiği yanıt “inanılmaz boyut”ta olur...
O günlerde bu “olay”ı değerlendiren “dünya basını”, şaşkınlıklarını belirtmişlerdi...
Böyledir, “Cumhuriyet”in “okur”u... Öte yandan gazetesi haksızlığa uğrayınca da Silivri’de alır soluğu...
Yarın, “Beşiktaş”ta buluşmak üzere.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları