AKP’nin Türkiye için yarattığı Suriye hezimeti

12 Şubat 2016 Cuma

Suriye’deki stratejik satranç oyununun en büyük kaybedeni Türkiye’dir. Gelişmeler bunu açıkça gösteriyor. Ankara’nın ne kırmızı çizgileri kaldı ne de uyarılarını dinleyen var. Suriye’de yaşanan hezimet, bir zamanlar “bölgeyi yeniden tasarlama” sevdasına kapılan AKP’nin eseridir.
Bu hezimet Türkiye’nin Ortadoğu’dan atılması anlamına da geliyor. Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri apar topar geliştirilmeye çalışılan siyasi-askeri ilişkilerin durumu kurtarma potansiyeli ise sınırlı.
Ankara’da temaslarda bulunan İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı İbrahim Rahmanpur’un, Hürriyet Daily News’dan Serkan Demirtaş’a söyledikleri manidar. Türkiye’nin Suudi Arabistan ile geliştirmeye çalıştığı ilişkileri kasteden Rahmanpur, “Kaybedenin üzerine bahis oynamayın” demiş.
Rahmanpur’un dediği gibi Suudi Arabistan’ın Suriye’ye asker gönderme ihtimali yok. Buna ABD izin vermez çünkü şu anda YPG güçleri ile birlikte IŞİD’e karşı sağlamaya devam ettiği avantajları böyle bir müdahalenin yaratacağı karmaşa nedeniyle kaybetmek istemez.
Akla malum soru da geliyor burada. Yemen’e müdahale eden Suudi Arabistan orada başarı mı sağladı ki Suriye’de kazanma şansı olsun?
ABD’nin PYD/YPG ile ilişkilerine gelince, Ankara’nın Washington üzerinde bu konuda hiçbir ağırlığı olmadığı aleni bir şekilde ortada. Ankara “PYD ile ilişkilerinizi kesin” dedikçe, Washington “kesmem” diyor.
Amerikan tarafı Erdoğan’ın “Ey Amerika” diye başlayan son çıkışının hemen ardından aynı şeyi tekrarladı. İngilizlerin dediği gibi Türkiye bu konuda “ölü atı kamçılıyor.” Bazıları “O halde Türkiye İncirlik ABD liderliğindeki koalisyona tekrar kapatarak tepkisini göstersin” diyor.
Bu da olmayacak duaya amin demektir. Bunu yapması halinde Türkiye iyice yalnız kalacak.
CNN Türk’te son günlerde yapılan tartışmaları dinleyenler, Ankara’nın PYD ile bir şekilde diyalog kurmasından başka seçeneğinin kalmadığını açıkça söyleyen emekli büyükelçilerimizin olduğunu görmüşlerdir.
Fakat bir yandan PKK ile yürütülen ve sonu ne zaman geleceği belli olmayan, diğer yandan AKP iktidarının kendisini bağlayan söylemi yüzünden bunun olması mümkün görünmüyor.
Bu arada YPG sahada hem ABD, hem de Rusya’dan aldığı askeri destek ile ilerlemeye devam ediyor. Son haberlere göre kısa bir süre önce Halep’in kuzeyindeki El Rıfat kasabasını ele geçiren Kürtler, bu kez Rusya’nın hava desteği ile Miniği Hava Üssü’nü ele geçirmişler.
Durum, Esad rejimi ile PYD’nin (çoğu Kürtlerin bu grubun şemsiyesi altında toplandıkları söyleniyor) sınır komşumuz olmalarının sadece an meselesi olduğunu gösteriyor. Ankara’nın elindeyse bunu engelleyecek ne siyasi ne de askeri enstrüman var.
AKP yanlısı medyada Türkiye’nin Suriye’ye vakit geçirmeden askeri olarak müdahale etmesi gerektiğini yazan ve “bu müdahale olmazsa, birkaç yıl sonra Türkiye’nin parçalanmasını tartışıyor olacağız” diye gaz verenler var.
Güzel de, “müdahale edersek düşman kim olacak? PYD mi, Suriye ordusu mu, Rusya mı, IŞİD mi” diye soran emekli generaller var. Herhalde aynı sorular Genelkurmay Başkanlığı’nda da soruluyordur. Bu arada ABD ve NATO’nun tek taraflı bir Türk müdahalesini desteklemeleri mümkün görünmüyor.
Nitekim New York Times’a göre, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry,“Rusya ile savaşmak niyetinde olmadıklarını” açıkça söylemiş.
Özetle, Suriye’ye bu aşamada tek taraflı olarak müdahale etmek askerlerimizi ateşe, Türkiye’yi bataklığa ve ulusal güvenliğimizi iyice tehlikeye atmak demek olacaktır.
Peki, çözüm ne o zaman? Başından beri tek çözüm var. O da, politikalarımızı sahadaki gerçeklerle uyumlu hale getirmek. AKP iktidarı bunu da yapmak niyetinde olmadığına göre Ankara kendisi için yarattığı çözümsüz bir durum ile karşı karşıyadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları