Turkish başkan

13 Şubat 2016 Cumartesi

“Türk tipi başkan”dan biz ne anlarız? En az 4 çocuklu olmalı...
1150 odalı sarayda oturmalı.
Oğlu gemicikleriyle uğraşmalı.
Bir dediği, diğer dediğini tutmamalı.
“Seçilmiş kişilik”ten sayılmalı, gökten zembille inmeli.
Danışmanları ve korumaları, ulusal ve uluslararası düzeyde dayak atma yeteneği ile donatılmalı.
Önüne çıkanı tehdit, eleştireni dava etmeli.
Daha çok, daha çok yetkilenmeli ki, düşmemeli.
Düşerse, vay haline...

TRT’nin yalanı
AKP’nin borazanı TRT’ye göre, Atatürk, Dersim harekâtı öncesinde, 1936 Meclis açış konuşmasında, “Bu çıbanı temizleme işi ne pahasına olursa olsun yapılmalıdır” demiş!
Yalan. Hem de kuyruklu yalan.
Atatürk, 1936 yılı Meclis açış konuşmasında, Ankara Üniversitesi’nin açılacağını duyurmuş, konservatuvar kurulacağını muştulamış, Alacahöyük’te 5 bin 500 yıllık tarihsel bulgulara ulaşıldığını belirtmiş, kooperatifçiliğin önemine değinmiş, toprak yasasının çıkarılarak tüm çiftçilerin topraklandırılmasını istemiş, Ergani’de bakır işletmesinin devreye girdiğinden söz etmiş, hayatı ucuzlatmak için vergilerde indirime gidildiğini bildirmiş, “Türkiye’nin bütün devletlerle ilişkilerinin iyi olduğunu” ifade etmiştir...
Dersim’den hiç söz etmemiş, TRT’nin uydurduğu laflarla ilgili yakından uzaktan bir konuya değinmemiştir.
AKP’nin borazanı TRT, yalancı ağzını toplamalıdır.

Cumhuriyeti ret mi ediyor?
Eski CHP yöneticisi ve milletvekili Hurşit Güneş, CHP’nin anayasa değişikliği komisyonuna girmesini yadırgamış:
“AKP ve HDP’nin rejimde temelli bir değişimin olmadığı bir anayasa taslağına onay vermeyecekleri ortadayken CHP nasıl olacaktır da yeni bir anayasa konusunda uzlaşma sağlayacaktır? Üstelik böylesi bir onay CHP’nin aslını yani Cumhuriyet devrimini inkâr etmesi anlamına gelecektir!
CHP rejimde değil, demokratik düzenin işleyişinde değişiklik aramaktadır. Bu nedenle komisyonun temelinde amaç uzlaşmazlığı bulunmaktadır. Üniter ve demokratik bir devlet modelinden uzaklaşmayı amaçlayan bir anayasa modelinin hazırlık komisyonunda CHP hangi amaç ve nedenle yer alacaktır?”

Uyanık fatura
Uyanık bunlar... Birileri bedavadan para kazansın diye, 21 elektrik dağıtım şirketini 12.7 milyar dolar karşılığı yandaşlarına sattılar.
Elektrik dağıtım işini alanların tek derdi, para tahsilatıydı. Elektrikte kayıp varmış, kaçak varmış, umurlarında bile değildi.
Geçen yıl 33 milyar lira olan kayıp-kaçağı, yurttaşın ödediği elektrik faturalarına yansıttılar. Hem de, açık açık faturalara “kayıp-kaçak bedeli” diye yazarak...
Yurttaşlar, enayi olmadıklarını duyurunca, Kemal Derviş’in uydurma “özerk kurullarından” Enerji Piyasası Denetleme Kurulu devreye girdi. Faturalarda “enerji maliyeti, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kayıp ve kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli” adıyla alınan 6 kalemi, “dağıtım bedeli” ve “perakende enerji bedeli” olarak iki kaleme indirdi.
Bunlar, 6 kalemlik kazıklanmayı iki kalemde göstererek, Ziya Paşa’nın ünlü taşlamasındaki gibi “herkesi kör, âlemi sersem” sandılar. Tüm çabaları sersem sayısını artırmak olduğu kesindir, ama iş cebe gelince, milletin gözü açılır bizde...

Feraceli eğitim
Türkiye’de eğitimde olup biteni anlatan bir küçük özet:
Cuma hutbelerinde, veliler ve çocuklar daha çok din dersi almaya yöneltiliyor.
İlköğretim okullarında öğrencilere, haftalık okutulan ders saatinin neredeyse üçte biri oranında dini ağırlıklı bilgi veriliyor.
Konya Meram ilçesinde Gödene TOKİ bağımsız ortaokulu bünyesinde açılan imam hatip ortaokulunda kız öğrencilere baştan ayağa tüm vücudu örten “ferace” giydiriliyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları