Özgür Mumcu

Oyun zor değil

13 Şubat 2016 Cumartesi

Siyasette en önemli değer kimlik olarak yerleşince seçimler anlamsızlaşıyor. Özellikle Ortadoğu’da seçimler üstü örtülü birer nüfus sayımına dönüşüyor. Böylece seçim sonuçları sadece bir ülkede hangi etnik gruptan ya da hangi mezhepten kaç kişi olduğunu gösterir birer istatistikten ibaret hale geliyor.
Tam teşekküllü Ortadoğulaşma, siyasi tercihlerin oy verenlerin etnik ya da dini kimliklerine sabitlenmesini de getiriyor. Memleketimiz de giderek o yola girmekte. Meclis’te temsil edilebilen dört siyasi parti aynı zamanda dört kimliğin döküldüğü kalıplara benziyor.
İslam kimliğini kullanan AKP ise bunlar arasında oy oranını en çok artırabilen parti olarak beliriyor. Neticede Türkler de Kürtler de Müslüman olduğu için konjonktüre göre iki kimlikten birine göz kırparak onların seçmenlerinden oy devşirebiliyor. Süreç akamete uğrayıp kürsülerde Kürtçe Kuran sallamak sonuç vermeyince şimdilik direksiyon milliyetçilere kırıldı. Görüldü ki milliyetçi cenah, AKP’yi ömür boyu iktidarda tutabilecek bir oy deposu işlevi görme potansiyeline sahip.
Yani kimlikleri kalıba dökmüş bu dört parti arasında anlamlı oy transferi sadece İslamcı-milliyetçi blok için geçerli. 1991 senesinde barajı geçmek için seçim ittifakı yaparak yüzde 17’yi ancak bulan milliyetçi ve İslamcıların bugün toplam oyu yüzde 65’lerde seyrediyor. Tam teşekküllü Ortadoğululaşmada hızlı yol almışız.
Oy geçişlerinin kimlikler içine hapsolması memleketi Ortadoğu’ya hapseder. CHP’nin önüne konmaya çalışılan tuzak da bu. Memleketin yüzde 65’lik kitlesinden hiçbir şekilde oy almamasının sağlanması. Bu sebeple CHP’nin bir Alevi ve beyaz Türk partisi olarak kodlanması ve oy tavanı belli bir yere hapsedilmesi amaçlanıyor.
Partinin oy tavanı belli olduğu sürece bu gelişmenin tek parti devletine dönüşme sürecine zerre zarar vermeyeceği biliniyor.
Alevilik üzerinden iktidar medyasının başlattığı propaganda CHP’yi bir kimlikten ibaret hale getirmek için.
Parti içerisinde milliyetçi duyarlılığı yüksek olanları koparıp bir “milli güvenlik meselesi” ve “devlet meselesinde” şu ya da bu şekilde AKP’ye yamamak da bir taktik.
CHP’nin anlamsızca uzattığı ve belli ki başka sorunların sembolü haline gelen Atatürk portresi tartışmasına da bu gözle bakmalı.
Son olarak parti sözcüsü Selin Sayek Böke’nin ailesinin bir kanadının Hıristiyan olmasının altının çizilmesi de CHP’yi bu kimlik savaşlarında köşeye sıkıştırma amacını taşıyor.
Çoğulcu demokratik bir rejimde bırakın kayyım gazetesi Bugün’ün Böke hakkında attığı manşet gibilerini atmayı bunun akla gelmesi dahi söz konusu olamaz.
Hem kimliklerin kendisini özgürce ifade edebileceği hem de kimliklerin üzerinde özellikle sosyal politikaların öne çıkarılacağı bir siyasi programa ihtiyaç büyük.
CHP, kendisine kurulan bu kimlik tuzağına düşmezse, parti içindeki taraflar bu kimlik tuzağını iç kavgalar için kullanma basiretsizliğini göstermezse vaziyet yine de umutsuz değildir.
Kamuoyunun kimin Türk, kimin Kürt, kimin Hıristiyan kimin Alevi olduğundan çok kişi başına düşen milli gelirin neden 8 senedir yerinde saydığını sorgulaması gerek.
Aile sigortasıyla da asgari ücret teklifiyle de AKP’yi köşeye sıkıştıran CHP’nin kısır kimlik tartışmalarına düşmeden o yolda kararlı bir şekilde ilerlemesi, bunu yaparken kimlikleri çoğulculuğun bir gereği olarak ele alması oyunu bozabilir.
Oyun çok zor değildir.
Ancak bozulmazsa geleceğimiz çok zordur.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları