Mehmet Faraç

İmrali Sürecinde PKK/ 5

13 Mart 2009 Cuma

Yandaşları kızsa da Abdullah Öcalan, Kemalizmi ve Atatürk’ü referans almaya devam ediyor:

Mustafa Kemal’i önemsiyorum

Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da yakalanmasının ardından salt PKK, bölünme, çatışma ve erozyon yaşamadı. Aslında karşımızda artık “bağımsız Kürdistan” düşünü yaşayan bir PKK de yok. Örgüt, bilinenin tam aksine şiddeti dayatma yöntemi olarak kullanırken üç ana hedef üzerinde ilerlemek istiyor. PKK Kürt kimliğinin anayasaya girmesi, Kürtçenin resmi dil olması ve Öcalan’ın serbest bırakılmasını istiyor. Güneydoğu’daki intifada provaları, “İrademiz Öcalan” eylemleri bu amaç uğruna organize ediliyor.

PKK’deki değişiklik salt siyasi hedeflerde yaşanmıyor. Örgüt içinde silahlı mücadeleden vazgeçilmesi de uzun süredir tartışılıyor. Nitekim son dönemde örgüt içinde yoğunlaşan çatışma ve infazların ardında da bu fikir ayrılığının yarattığı gerginlik bulunuyor.

Yalnızca örgüt değil, Öcalan da 9 yıldır tutulduğu İmralı Adası’nda fikirsel değişim ve dönüşüm geçiriyor. Şu bir gerçek ki Öcalan’ın terör örgütü üzerindeki etkisi halen hissedilir biçimde sürüyor.

Kandil Dağı’ndaki örgüt yöneticileri, Avrupa’daki Kongra-Gel yönetimi, Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamaları bir rehber olarak kullanmaya devam ediyor. Ancak bu devinim içinde Öcalan’ın fikirsel değişimi Kürt hareketinin legal ve illegal organları içinde zaman zaman tepki de çekiyor. Tepkiler açıkça dillendirilmese de, Öcalan’ın özellikle Kemalizmi ve Atatürk’ü referans alarak yaptığı çözüm önerileri şaşkınlıkla karşılanıyor. Öcalan’ın son dönemde yaptığı ve içinde Atatürk geçen şu açıklamalarının dikkatle irdelenmesi gerekiyor:

- Ben Kemalizmi bir olgu olarak ele alıyorum. Kemalizme objektif bakıyorum. Yani bilimsel olarak inceliyorum. Etkilenme değil. Kemalizmle ilgili bilimsel gerçeklikler var, örtüştüğümüz ve örtüşmediğimiz yönler var. (15.02.2008)

- Mustafa Kemal’e ilişkin de işte bana Kemalizmden etkilenmiş falan diyorlar, öyle bir şey yok. Ben bilimsel değerlendirdim, ben aslında Kemalizmin özgürlükçü çizgisini tartışıyorum. (01.03.2008)

- Aslında M. Kemal bir cumhuriyetçidir, milliyetçi değildir, kendisini koruma altına almak için Türkçülüğü geliştirdi. Kürt sorunu konusunda da özerklik anlayışına sahipti, yani muhtariyet istiyordu. Bunu dile de getirmişti ama Mustafa Kemal’in Kürtlerle uzlaşması engellendi. Kendilerini Kemalist olarak tanımlayanlar Mustafa Kemal’i bilmiyorlar. Mustafa Kemal’e azıcık saygıları varsa O’nu doğru anlarlar. (14.03.2008)

- Bugün 23 Nisan. Bu vesileyle ilk Meclis’i anıyorum. O dönemde Mustafa Kemal bağımsızlıkçı ve özgürlükçü bir çizgideydi. Neye karşı bağımsızlık? İngilizlere karşı. Gelin Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki ilk Meclis konuşmasını referans alalım. Sonrasında yaptığı çözüme yönelik birçok konuşmasını referans alalım. Bu temelde bu sorunu çok geç olmadan çözelim. (25.04.2008)

- Ben bu coğrafyada yaşayan tüm halkların kardeşliğine inanan biriyim. Benim hayata geçirmeye çalıştığım 1920’lerin Kuvayı Milliye ruhudur. Ve bu ruhun hayata geçirilmesi için tek yol, diyalogdur. Mustafa Kemal, bunu yapmaya çalıştı. O dönem diyalog için imkânlar vardı ama bahsettiğim güçler bunun önüne geçtiler. (31 Ağustos 2008)

- Şimdiki yaşananlar 19. yüzyıl Osmanlı politikalarına benziyor. 19. yüzyılın sonunda, sorunları biriktirip biriktirip çözmediler, sonunda imparatorluk parçalandı. Mustafa Kemal olsaydı bu dağ gibi sorunlar karşısında böyle mi davranırdı, böyle davranmazdı. Mustafa Kemal, olaylara o dönemin bilimini esas alarak yaklaşıyordu, bu sorunları çözmek için beyin patlatırdı. “Hakiki mürşit” sözü bu nedenledir. Mustafa Kemal, dönemin bilimini okuyordu. Mustafa Kemal’i çok suçlamak da doğru değil. Çünkü dönemin bilimi pozitivizmdi. O günün koşullarında ancak bu kadarını yapabilirdi. Mustafa Kemal’in kafasında demokrasi de vardı, sorunları çözmek istiyordu. (17 Ekim 2008)

- Türkiye’de iki tane Cumhuriyet anlayışı var. Biri pozitivist-laisist-burjuva Cumhuriyet, diğeri ılımlı İslam olarak bilinen dogmatik, muhafazakâr Cumhuriyet anlayışıdır. AKP halen dogmatik ve muhafazakâr anlayışında ısrar ediyor. Ama Mustafa Kemal’in Cumhuriyet anlayışı buna izin vermez. Cumhuriyetin kuruluşunda Mustafa Kemal’in yarattığı değerler vardı. (31 Ekim 2008)

- AKP’liler ticaret, endüstri üretiminin yüzde 50’sini dışarıya sattılar. Son beş yılda devletin yüzde 50’sini sattılar. Yüzde 50’si satılan bir ülke bağımsız olabilir mi? M. Kemal böyle miydi? M. Kemal, kapitülasyonları kaldıran iradedir. (07 Kasım 2008)

- Türkiye demokratik çözümü esas alabilir. O zaman Türkiye gelişir. Altı yüz milyar borçtan kurtulur. Bölgesel güç olur. Mustafa Kemal’den bahsetmemin nedeni de budur, blokçu değildi. Cumhuriyetçiydi, onun özgürlükçü, bağımsızlıkçı yanı vardı. Mustafa Kemal’i gündeme getirmemin nedeni onun bilime verdiği önemdir. Mustafa Kemal’in bıraktığı miras budur. Bugün de bu miras esas alınarak sorun çözülebilir. (28 Kasım 2008)

- Halac-ı Mansur, Yunus Emre, Mevlana, Yunus Emre çok önemlidir. Bunlar iyi anlaşılamazsa Anadolu’da birlikte yaşama olanağı kalmaz. Bunlarla birlikte Mustafa Kemal’in de iyi anlaşılması, güncellenmesi, çağa uygun hale getirilmesi gerekiyor. (5 Aralık 2008)

- Kürtleri bir yüz yıl daha bağlamak isteyenler var. Yeni bir siyasal teoloji oluşturmak isteyenler var. Ben bunun için Mustafa Kemal örneğini verdim. Mustafa Kemal, siyasal teolojiyi biliyordu. İngiltere’nin Ortadoğu’daki hegemonyasını biliyordu. Bazıları benim Atatürk gibi olmak istediğimi söylüyor. Bunu söylemelerinin nedeni, koltuklarının elden gitme tehlikesidir. (19 Aralık 2008)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rahat Uyu Paşam!.. 10 Kasım 2009

Günün Köşe Yazıları