Ebru Kılıçoğlu

Hezeyan mı?

19 Şubat 2016 Cuma

Her ne kadar sahadaki sürpriz kadronun mantık açıklaması ‘İşi sağlama almak’ olsa da; daha çok ‘Bir teknik direktörün hezeyan dolu maceraları’ olarak algılanıyor! Düdükle beraber de bu doğrulanıyor: Sahadaki, pozisyonlarına alışık olmayan adamlar sürüsü, rakipten çok birbirlerinin ne yapacağını kestirme derdine düşüyor. Bu da Lazio’nun rahatça Galatasaray sahasına yerleşip oyunu istediği gibi yönetmesini sağlıyor.
10 dakikanın ardından ufak ufak toparlanmaya başlıyor Galatasaray ve oyuna hakim olma fırsatı buluyor. 12’de Sabri’nin golüyle, oyuna moral de ekliyorlar. Ama uzun sürmüyor.
Lazio’nun daha iyi bir takım olup olmadığı tartışılır. Ama adeta bellerinden birbirlerine bağlanmışcasına birlikte hareket ediyor; ayağında top olan Galatasaraylı başına düşen adam sayısını 2’den aşağı düşürmüyor ve ciddi şekilde alan daraltarak oynuyorlar. 21’de de top Savic’in kafa vuruşuyla ağları buluyor. Bu aynı zamanda Galatasaray’ın demoralize olup oyunu ‘akışına’ bıraktığı kırılma anı. Buradan başlayarak oyunun geneline, kimsenin kimseyi fazla zorlamadığı, minimal tehlikeler ve kontrataklarla anlatılabilecek, temposuz ve genelde Lazio’nun ağırlığında geçen bir süreç hakim oluyor ve son düdüğe kadar da sürüyor.
Her maç maceradır şüphesiz. İyileri ve kötüleri vardır. Ama bu kez kötüler, yerleri hallaç pamuğu gibi atılan topçulara değil macerayı bambaşka bir boyuta taşıyan Denizli’ye yazılıyor. Yine de kötü futbolun faturasını bir adama kesmek hatasına da düşmemeli! Zira herkes yerinde olsa da bu futbolun oluru yok!
Yazık…
Hep karanlık, hep karanlık olan bu günlerde, bir küçük pencere, bir aydınlık olurdu kalplerde…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kazanç ve kayıp 16 Nisan 2024
Hamur 3 Nisan 2024
Füzyon 18 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları