Utanmadan yaşayabilmek zor!

25 Şubat 2016 Perşembe

İnsanın kanı donuyor. Sözcüklerin anlamı kalmıyor. Yazı yazmanın da...
Rezilliğin, alçaklığın ölçüsü nedir? Kaç yalan bir doğruyu siler? Kaç öldürme? Kaç bomba? Kaç yanlış? Kaç TOMA? Ne kadar küfür Atatürk’ün anısını yok eder? Yok edebilir mi? Kaç savaş, kaç katliam, Türkiye Cumhuriyeti’ni bitirir? Bitirebilir mi? Daha kaç saray, kaç villa, kaç banka, kaç gazete, kaç kasa, doymak bilmez işkembeleri doldurmak için???
Artvin’de yaşananlara nasıl tahammül edeceğiz? Milletin şeyine koyanlara verilen destek, Artvin’de halka açılan savaş karşısında insanlık onurumuzu nasıl koruyacağız?
Hangisini paylaşsam ki: Cerattepe Direnişi’nin düşündürdüklerini mi? Cansel’in intihar çığlığını mı? Yoksa vatandaşını saldırgan kocasından koruyamadığı, yaşam hakkını sağlayamadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi, tazminat ödemeye mahkûm etmesini mi?... Bu ülkede yaşamak, utanmak demek oldu! İnsanlığımızdan utanmak!
Ama önce... Önce “Bugün” gazetesinde manşetten verilen Can Dündar ve Erdem Gül’ün Silivri Cezaevi’ndeki koğuşunun anlatıldığı o yazıyı okuyunca nasıl (öfkelendiğimi, şaştığımı, çıldırdığımı vb. değil) nasıl insanlığımdan utandığımı anlatmalıyım...

Hapishane güzellemesi
Okuduğum yazı baştan sona bir hapishane güzellemesiydi. Hapishaneye övgü... Yazıyı yazan öyle emin ki Can Dündar ve Erdem Gül’ün casus olduklarından, adaletsizliğin onları tıktığı koğuşa hayran kalmış... Geçelim... Beni insanlığımdan utandıran başka bir şey:
Dünyanın en saygın kuruluşlarından biri olan ve benim de Türkiye şubesinin bir üyesi olmaktan kıvanç duyduğum Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), 2015’in sonunda Dündar ve Gül’ü ziyaret etmek istediler. Türkiye’deki gelişmeleri, Erdoğan’ın tehdidini, bedel ödetme kararını vb. her bir şeyi biliyorlardı. Günümüzde -cahiller dışında- kimselerden bir şey saklanamaz oldu!
Ziyaret taleplerini dünyadaki benzer saygın kuruluşlarla paylaştılar... Şu kuruluşlar biz de katılmak istiyoruz dediler.
- Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)
- Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)
- Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ)
- Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)
- ARTICLE 19 (19. Madde)
- Index on Censorship (Sansür Endeksi)
- Etik Gazetecilik Ağı (EJN)
- Uluslararası PEN Yazarlar Birliği
- Dünya Gazete ve Haber Yayıncıları Birliği (WAN-IFRA)
- Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO)

Adalet Bakanı var mı?
IPI Basın Özgürlüğü ve İletişim Direktörü Steven Ellis bu kuruluşların temsilcileriyle Silivri ziyareti için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Tarih 8 Ocak 2016.
Günler geçti yanıt yoktu.
Steven Ellis, bütün bu kuruluşlardan onların da Türkiye Adalet Bakanı’na yazmasını istedi. Her bir kuruluş yeniden yazıp talepte bulundu.
Yine yanıt yoktu.
12 Ocak’ta telefonlar devreye sokuldu. Adalet Bakanlığı’ndan böyle bir başvuru almadık denildi. Derhal mektupların kopyaları yeniden yollandı.
Yanıtı öğrenmek için 20 Ocak’ta arayın dendi...
Aradılar. Adalet Bakanlığı, “Mevzuat izin vermiyor” diyerek reddetti.
Kaymakamlar, muhtarlar, polisler, işbirlikçiler, Erdoğan’ın önerileri doğrultusunda mevzuata aldırmayabilirdi. Ama saygın kuruluşlar yapamazdı. 27 Ocak’ta gelip, Silivri kapısında basın bildirilerini dünyaya duyurup gittiler.
Uluslararası kuruluşlara yasaktı ama kayyumlu güdümlü “gazeteye” Silivri kapıları açıldı. Murat Sabuncu’nun deyişiyle sanki emlak sitesine ilan gibi o yazı yazıldı!
Bu süreci yakından izlemiş olan ben utanıyorum da, acaba Adalet Bakanı utanmıyor mu?
Başa dönüp, yukarıdaki soruları yanıtlamaya çalışın... Utanmadan nasıl yaşanır bu ülkede?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları