Gerçekten Yana...

09 Mart 2014 Pazar

Bugün önemli bir iş yaptım. Eski yazı makinemi yeniledim. Yok yok eskiydi ama benim en sevdiğimdi. Şimdi bu yenileşmiş makinede yazıyorum, teşekkür ederek bana yardım edenlere.
Yazmak, sonra onları yayımlamak bir sorumluluk işidir. Bu nitelik ancak zamanla ölçülebilir.
Çocukken zamanım var mıydı bu kadar. Yine de yazmadan duramıyordum. Neleri mi? O yaşta neler varsa, neler gördümse, daha da neler görebileceğimi düşünerek. Daktilo başında geçirdiğim dakikalar bir ömre yeter de artar bile. Yaş ilerlemiş, ama gençken açtığım kapılar hâlâ apaçık önümde. Yaz, diyor bir ses... Nice yıllardır bu sesi bir müzik parçası gibi duyarım. Ne var yazılmaya değer demeyin, her şey, her şey var. Bakana, bakabilene.
Şubat bitti işte. Ne çabuk, niye bu kadar kısa sürdü ve yerine mart koşup geldi. Cankurtaranı çağırmış bir hasta gibi. Yağmur yağdı bugün de. Anadolu toprakları günlerdir yağmur bekliyor. Gösterdiler TV’de. Kupkuru topraklar, dallar, ağaçlar, çiçekler... Solmak üzereyken dalından koparılmış bir gül getirdiler. Bir yaz anısı olsun o da. Anılar başka da, hatıra daha mı başka. Arapça deyip geçmeyin. Biz asırlardır onunla içli dışlı olmuş bir milletiz. Hatıra varsa gel de anı de.
Ben ki eski yazıyı hiç bilmedim. Öğrenmedim de... İlkokula başladığımda Arapça öğrenimi yasaktı. Cumhuriyet devrimleri hepsini çöplüğe mi, yoksa eski dolaplara mı soktu. Oysa ben “ben”den yanayım. Eski ne varsa hepsinden kurtulmak mı yeniye çağdaşa yakışmak. Harf devrimlerinden nice zaman geçti. Ama inadım inat diyenler var. Giden gitmiştir, zorla yeniden getirmek hem aptallıktır, hem de olanaksızdır.
Hep yeniye, çağdaşa, güzele, iyiye, hep dostluğa, sevgiye, sevgili olmasını bilenlere...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014
Seçimlere Doğru 18 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları