Yalnız kovboylar

27 Şubat 2016 Cumartesi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Somali 6. Yüksek Düzeyli Ortaklık Toplantısı sırasında yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:
-Suriye terör ihraç eden ülke konumuna gelmiştir. Tayyip Bey’in bu sözleri 24 Şubat tarihli gazetelerde yer alıyordu.
Rastlantıya bakın ki, aynı gün Tayyip Bey’in Başbakanı Ahmet Davutoğlu, El Cezire’nin Arapça yayınında şunları söylüyordu:
-Eğer Suriye’de rejim tüm toprakları kontrol edemiyorsa, Türkiye’nin ve bazı devletlerin desteği sayesindedir.
Başbakan bu açıklamasıyla şunu söylüyor sanki:
-Eğer Suriye’de terör varsa bilin ki, Türkiye’nin desteği sayesindedir.
 Öyle ya rejim muhaliflerine silah gönderdiğine, onlara sınırlarını yolgeçen hanı kıldığına göre, iç savaşı silah, malzeme ve adam desteğiyle kışkırtan da Türkiye’dir.
Evet, Türkiye senelerce, malzeme, silah ve savaşçı yardımı yaparak Suriye’de iç savaşa destek vermiştir.
Ve Başbakan, El Cezire’ye bu olguyu itiraf ediyordu.

*** 

Kimse hayal görmesin veya söylenene aldanmasın!
Suriye’de şu anda, alanda demokrasi için savaşan ılımlı muhalefet filan yoktur. Kalanların ılımlı denenleri de radikal İslamcı cihatçı gruplardır.
Bu gruplar zaman zaman birbirleriyle çatışsalar bile aralarında net ayrılıklar olan güçler değillerdir. Tam tersine aralarında büyük bir geçirgenlik söz konusudur.
Tayyip Bey’in sık sık adını andığı El Nusra ile IŞİD arasında terörist ve cihadist yapı bakımından büyük bir fark yoktur ve resmen terörist örgütler listesinde yer alan El Nusra ile AKP iktidarı arasındaki ilişkiler kimsenin meçhulü değildir.
IŞİD ve El Nusra gibi örgütlerin Türkiye’deki iktidar ve yandaşı kamuoyu tarafından algılanış biçimi de birçok çevrede kuşku yaratmaktadır.
Nitekim, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Robert Pearson kısa bir süre önce bu kuşkuyu diplomatik bir dille şöyle ifade ediyordu:
-IŞİD’i bozguna uğratmak Türkiye’nin önceliği değil.
Bu sözler, arazide, IŞİD’e karşı dişe diş mücadele veren “seküler” PYD’nin Washington tarafından, neden tutulduğunu ve Ankara’nın tüm ısrarlı tepkilerine karşın neden desteklenmeye devam edeceğini göstermektedir.

***

Başbakan’ın Cumhurbaşkanı’nın sözlerinden bir gün sonraki açıklamasının ortaya çıkardığı gerçek şudur:
Türkiye, Suriye’de iç savaşı silahlı örgütlere silah, mühimmat ve insan yardımı yaparak, komşusuna terör ihraç eden ülke durumuna düşmüştür.
Üstelik Türkiye, ABD’nin Suriye politikasındaki yanlışını görerek, terörist örgütlere desteğini kesmesinden sonra da, terör ihraç eden ülke konumunu, inatla sürdürmüştür.
Komşularına terör ihraç edenlerin hesaplamadıkları gerçek ise şudur:
“Rüzgâr eken fırtına biçer!”
Bu Frenk atasözünün olayımıza ve dilimize tercümesi şöyle olsa gerek:
“Komşusuna terör ihraç eden, sonunda terör ithal eder”.
Bu bağlamda akıldan çıkarılmaması gereken bir gerçek de şuydu:
Sırça köşkte oturanlar, başkasının camını taşlarken dikkatli olmalıdırlar.
Ama ne yazık ki, Tayyip Bey bu gerçekleri göremediği için Türkiye’yi felakete, kendini de yalnızlığa sürüklemiştir.
İşte 27 Şubat’ta ABD ve Rusların anlaşmasıyla başlayan kırılgan ve kısmi ateşkes (IŞİD, El Nusra ve diğer kimi cihatçı grupları kapsamıyor) Türkiye’yi böyle bir yalnızlık ortamında, hazırlıksız yakaladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ateşkes ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, bir kez daha YPG saplantısını dile getirmiş, her türlü ateşkesi desteklediklerini belirttikten sonra, bir de uyarıda bulunmak gereğini duymuştur:
-Türkiye’nin güvenliği söz konusu olduğunda ateşkes bizi bağlamaz!
Çıkış afili olmasına afili de, insan Erdoğan - Davutoğlu diplomasisi kıskacındaki Türkiye’nin yaptırım gücü, dolayısıyla da uyarının caydırıcılığı konusunda kuşkuya düşüyor.
Umarız Erdoğan - Davutoğlu ikilisi bu durumda, dünyayı bir kez daha karşılarına almazlar.
Unutmasınlar ki onlar, Esad’ın aksine, artık “yalnız kovboylar”dır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları