İran’a bak, oturup ağla!

29 Şubat 2016 Pazartesi

Şu talihe bakın! Türkiye olarak demokratik, laik, hukuk devleti olmaktan çıkıp “tek adamın sultasının” eşiğine geldik. Ve “teokratik molla rejimi” deyip geçtiğimiz İran, 1979’daki İslam Devrimi’nden beri siyaseti belirleyen “dini liderliğin” dahi tartışılabildiği bir ülkeye dönüşüyor.
İran dünya güçleriyle Temmuz 2015’te imzalanan nükleer anlaşma sonrası 26 Şubat’ta ilk kez sandığa gitti. Ve olanca sorunlarına rağmen uluslararası planda güçlü ekonomik potansiyelleriyle 80 milyon nüfuslu bir bölge gücü olarak anılır oldu. En başta siyaset erbabının iç ve dış siyasette sergilediği itidal ve uzlaşma adabı sayesinde...

***

Peki 26 Şubat seçimlerinde ne oldu, manası ne?
Seçimler ılımlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani için nükleer anlaşmanın adeta referandumuydu. 2017’de ikinci kez seçilmek, hatta rivayet o ki, ileride dini lider olabilmesi açısından da mühimdi.
İranlılar, İslam Devrimi sonrası ilk kez hem meclis hem de dini lideri belirleyen Uzmanlar Meclisi (Meclis-i Hobregan) için aynı gün sandığa gitti. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney 76 yaşında ve sağlık sorunları yüzünden yeni Hobregan’ın, halefini belirleme olasılığı yüksek.
Seçim öncesi Batı’da başlıkları “Reformcu adaylar elendi” vurgusu belirledi. Doğru olsa da İran siyasetinin inceliklerini gözden kaçırıyor. Milletvekili adaylığı için üniversite diplomasının bile kâfi gelmediği İran’da siyasi partiler var ama seçime parti olarak girmiyor, destekledikleri adayları koyuyorlar. Demokratik ve teokratik unsurların bileşimi bu sistemde farklı fraksiyonlar, ekonomik ve sosyal hedefleri için konjonktürel ittifaklar tesis ediyor. Geçirgenlik had safhada.

***

Reformcuların ezilmesinden beri iki ana hat var: Ilımlılar ve muhafazakârlar. 26 Şubat’ın ayırt ediciliği, 2009’da gömülmüş reform hareketinin dünyaya açılmayı ve itidalli sosyal/siyasi reformları salık veren ılımlı/ pragmatist kanatla buluşmasıydı. Öncülüğü “Ilımlılık İslamdır” sloganını benimsemiş “Mutedilliğin Dostları Bloku”nu kuran Ruhani, ılımlı/pragmatik Haşimi Rafsancani ve reformcu eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi yaptı. Seçime bağımsız girseler de muhafazakâr Meclis Başkanı Ali Laricani, Ali Mutahari gibi isimler de onlarla durdu.
Diğer kanatta Batı’nın sosyal ve kültürel etkisine direnen, nükleer anlaşma karşıtı aşırı muhafazakâr/sertlik yanlıları var. Kendilerine odak olarak dini lider Hameney’i alan Ahmet Cenneti, Muhammed Yezdi, Misbah Yezdi gibi ulemayı öncü sayabiliriz.

***

290 sandalyeli Meclis’te ılımlı/pragmatist cephe durumu yarı yarıya dengeleyip diğer cephenin etkisini kırmış görünüyor. Muhafazakârlar lidersiz. Ilımlı/pragmatist kanadın lider kadrosu mecliste, başkent Tahran’da 30 sandalyenin tümünü süpürdüler.
88 sandalyeli Hobregan’da ise Rafsancani 1’inci, Ruhani 3’üncü sırada seçildi. Buna karşılık, Cenneti 15’inci, Muhammed Yezdi 17’nci, Muhammed Taghi Misbah Yezdi 19’uncu sırada*. Büyük hezimet! Tam da Rafsancani “dini liderin” pozisyonunu tartışmaya açıp ülkenin Hamaney’e halef seçmek yerine anayasada da yeri olan “liderlik konseyini” önermişken... Şii ulema için “uzlaşma sanatının hakiki üstatları” desek yeridir. Hobregan’da bu tartışma büyürse de şaşırmayalım.

***

İran, yarıdan fazlasını kadınların, yüzde 60’ını 30 yaş altı nüfusun oluşturduğu ülke, yılların tecridinin ardından kalkınmak için altyapı ve yatırıma ihtiyaç duyuyor. İslam Devrimi’nin “sosyal adalet ve özgürlük” vaatlerini öne çıkaran 2009’un ezileni Yeşil Hareket’in liderleri Mir Hüseyin Musavi ve Mehri Kerrubi hâlâ ev hapsinde, insan hakları alanında sorunlar büyük. “Reformculara oy vermiş 10 milyonu dışlayamayız” diyen Ruhani ve ittifakı ise sorunları “itidalle” çözeceği iddiasında. Başarır başarmaz orası ayrı...
Karşımızda içeride iktidar mücadelelerinde istikrarsızlığa geçit vermeden “kapsayıcılık ve itidali” öne çıkaran; dış politikada elindeki kaynakları optimal kullanan, rasyonel bir İran var. İnsanın oturup ağlayası geliyor.  

* İki Yezdi de kesin sonuçlar henüz tam açıklanmadan yazımı yazdığım sırada, Uzmanlar Meclisi'ne gerilerden de olsa seçilmiş görünüyordu. Ancak geceyarısı sonuçlar kesinleştiğinde iki Yezdi meclis dışında kalırken, Cenneti'nin de ancak son sıradan seçilebildiği anlaşıldı.Bu sonuç hezimeti daha da ağır kılıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları