Cumhurbaşkanı kadar anarşist olamadım ya...

02 Mart 2016 Çarşamba

Kimse direnmesin; kısmette anarşistliği ondan öğrenmek varmış.
Şu son çıkışı itibarıyla artık sıkı bir fanıyım.
Niyeti ne olursa olsun; onun anarşistliğine toz kondurmam.
Bundan sonra ağzının içine bakacağım. Efsanevi anarşist Emma Goldman’ın pabucu dama atıldı, bundan böyle kendime Cumhurbaşkanı’nı örnek alacağım.
Şu küçük köşemde bunca zamandır devletin, hukukun, sınırların, kuralların ve daha bir sürü can sıkıcı şeyin insan için değil iktidar için olduğunu ve tüm iktidarların da başa bela olduğunu yazıp duruyorum.
Hukuk hakkında atıp tutuyorum.
Yıkalım devletleri yerine de yenilerini zinhar kurmayalım falan diyorum.
Rütbe, güç umursamadan aklıma yatmayanı dan dan dan eleştiriyorum.
Ama sorun bakalım, hayatımda Cumhurbaşkanı kadar gözü kara bir çıkış yapmışlığım var mı?
Yok.
Annemin sözünden hiç çıkmadım ben.
Okul bile kırmadım doğru dürüst.
Ödevlerimi eksiksiz yaptım.
Sınavlarımı hiç kaçırmadım.
İşe hep zamanında girip çıktım.
Aklıma yatsın yatmasın; ne olur ne olmaz der bütün trafik kurallarına uyarım.
Daha uzaktan sarı ışığı gördüm mü frene basar dururum.
Duş almadan havuza girmem.
Basmayın diyorlarsa çimenlere basmam.
Yere zinhar çöp atmam.
Randevularıma asla geç kalmam.
Kalabalıklarda yüksek sesle konuşmam.
Geç saatlerde sokaklarda nara atmam.
En yakın arkadaşıma bile telefon etmeden gitmem.
Annemin evinde dahi izin istemeden buzdolabını açmam.
Sormadan kimsenin bir şeyini almam.
Kapıyı vurmadan içeri girmem.
Telefonda kendimi tanıtmadan lafa başlamam.
Yolda biriyle çarpışsam kim hatalı diye düşünmeden hemen özür dilerim.
Hiçbir sırada başkasının önüne geçmem.
Haklı olduğumdan hiç kuşku duymasam bile tartışmalarında başkalarına çemkirmem. ....
Ama sorsanız, anarşistin önde gideniyim.
Devlet yıkılsın, aile dağılsın, cinsellik doğallaşsın, tabular tarumar olsun, yasalar tepetaklak edilsin, yasaklar delinsin, ilkel komünal çağlara dönülsün...
Herkes kuş olsun; denizlerde, kırlarda özgürce süzülsün...
Hepsi palavraymış; yeni anladım.
Görüntüde saçım başım bir tuhaf; kıyafetlerim keza öyle.
Ama aklım nasıl başımda bilemezsiniz.
Mantıksız hiçbir şeye beni ikna edemezsiniz. O kadar ki, hani olmaz ya yazdıklarımdan dolayı bir hapis cezası falan alsam sözümden tek kelime dönmem ama tıpış tıpış da gider yatarım.
Sözde bunca yıllık anarşistim, “Enginlere sığmam taşarım, hangi mahkeme beni yargılayacakmış şaşarım” demek aklımın ucundan geçmez.
Benim gibi bir sürü insan da öyledir.
Anarşistlik bizim gibi Ortadoğu insanında bir yere kadar.
Ama o öyle mi?
Sanki anarşizmin beşiğinde yetişmiş.
Ne hukukun sınırlarını tanıyor ne dilin sınırlarını.
Mesela ben şimdi edebiyatçıyım ya; elim kolum, dilim dudağım bağlanır;
“Bilmem ne mahkemesinin başkası hakkında verdiği karara uymuyorum” diye bir cümle kuramam.
Öyle hissetsem de, illa kurmak istesem de kuramam.
Gramer açısından yanlış olur, mantık açısından yanlış olur, felsefe açısından yanlış olur diye tutulur kalırım.
Ama o kuruyor.
Çünkü gerçek bir anarşist gibi ne hukuk kuralı tanıyor ne dil kuralı; ne mantık ve felsefeyle kafasını bulandırıyor, ne akılla.
Ağzına geleni söylüyor; aklına geleni yapıyor; bildiğin özgür takılıyor. Tamam, farkındayım bunlarla bizi oyalayıp başka haltlar karıştırıyor ama olsun.
Anarşistlik meselesinde hiçbir meselede olmadığı kadar usta.
Bakıyorum da ben bu meselede çırak bile değilmişim.

Etikti, adaletti; akıldı, fikirdi; erdemdi, vicdandı; dengeydi sevgiydi gibi boş işlerle iştigal ederken anarşiyi bildiğin teğet geçmişim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları