Kırım’daki Yeni ‘Büyük Oyun’

11 Mart 2014 Salı

“Kırım’ı kontrol eden, Karadeniz’i kontrol eder!”
İşte bu kadar.
Krizin ana fikri, tarihte defalarca sınanan bu cümlede yatıyor.
Tarihin ağırlığı... hiçbir yerde üstelik Kırım’da olduğu denli somut hissedilmiyor.
Daha önce de söyledim. Bir buçuk yıl önce, eski Ukrayna Büyükelçimiz Bilge Cankorel’in düzenlediği bir geziyle Kırım’a gittik ve yarımadanın taa doğu ucundaki Kerç Boğazı’na dek uzandık...
Bir yanı Azak, diğer yanı Karadeniz’e açılan boğaza bakarken, Cankorel unutmuyorum; “Burada” demişti: “Kuşbakışı Osmanlı’nın Karadeniz stratejisine bakıyoruz!” Büyükelçinin bahsettiği strateji, en kestirmesinden, “Rusların sıcak denizlere inmesini önlemek” olarak okul kitaplarından bellediğimiz stratejiydi...

Sürpriz, ABD’nin aymazlığında…
Konuyla ilgili olarak yazılmış en ilginç kaynaklardan biri olan Neal Ascherson’un Karadeniz isimli ünlü yapıtında, “Kerç’te neredeyse kuşbakışı görülebilen bu strateji”, ayrıntılarıyla işte şöyle anlatılıyor:
“Rusların açık denizlere açılmasında Türklerin engel oluşturduğu üç nokta vardı: İlki Don Nehrinin denize ulaştığı coğrafyaya hükmetmek için Türkler tarafından yapılmış olan Azak Kalesi. İkincisi de Kerç Boğazı’na set çekmek amacıyla yaptırılmış olan Yeni Kale. Üçüncüsü, haliyle Akdeniz’e açılan Çanakkale ve İstanbul boğazları...” Halihazırda Ukrayna tarafında kalan Kırım’ın Kerç Boğazı’ndan, karşıda... Azak Denizi’nin beri yakasındaki Port Kavkaz Limanı’na bakarken, Büyükelçi Cankorel; o ilginç gezide; “Osmanlı’nın stratejisi, Rus donanmasını yukarıda Azak’ta tutup Kerç Boğazı’nı kapatmaktı. Rus ticari, askeri gemilerinin kontrollü olarak Karadeniz’e çıkışını temin etmekti” diyerek konuyu özetlemiş ve eklemişti:
“1774’e dek bu strateji işlev gördü. Osmanlı buradan ayrılıp Kırım Hanlığı Rusya’ya tabi olunca tüm bunlar bitti ve olaylar birbirini takip etti”... Büyükelçinin özetle “Olaylar birbirini takip etti” dediği şey, Osmanlı’nın çöküşüydü!
Koca Osmanlı, önce burada, karşımızda bakmakta olduğumuz boğazda çökmüştü!
Evvela, Azak Denizi’nin kuzeyinde, Osmanlı’nın Rusya karşısında, Osmanlı’nın yaptırdığı ilk savunma hattı olan Azak Kalesi, Deli Petro döneminde 18. yüzyıla girerken kaybedilmişti.
İkinci stratejik mevzi Kerç’teki Yeni Kale de, aynı yüzyılın sonunda, Çariçe II. Katerina zamanında Küçük Kaynarca’yla 1774’te düşmüştü.
Satrancın taşları böyle tek tek ele geçirilince Ruslar, Karadeniz’in rakipsiz “hâkim gücü” haline gelmişti.
Taa ki Çarlık Rusyası’nın yerini alan Sovyet İmparatorluğu 20. yüzyıl sonunda yıkılana dek...
90’lar başında Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasıyla Kırım Ukrayna yanında kalınca; Ruslar, bu kaybı kabullenemediler. O günden beri Kırım’ın “Rus” olduğunu söylemekten vazgeçmiyor ve Ukrayna’nın egemenliğini kabul etmeye yanaşmıyorlar.“Son Çar” olarak görülen Putin’in öyle ki, “Ukrayna da devlet mi ki!” meyanında verdiği çok sayıda açıklama var...
Asırlar boyunca “Büyük Oyun”un bitmediği Kırım’da, tekrar Rus askerlerini görmek, bu nedenle sürpriz değil.
Asıl sürpriz, özellikle 2008 Gürcistan krizinden sonra, bu hamleye Putin’in adım adım nasıl hazırlandığını nicedir görmemiş olmamak.
Ve Batı kampı adına tümüyle gafil avlanmak...

İşgalin altyapısı çoktan hazır
Putin “Kırım”ı Rusya’nın “tarihi yaşam alanına” tekrardan katmaya öyle kararlı ki; taa yıllar öncesinden yöredeki altyapıyı bile bu bilinçle yeniden tanzim etmeye başlamış...
“Büyük Oyun”un kuşbakışı neredeyse -elle tutulabilir şekilde- görülebildiği Kerç’le, kış olimpiyatlarının yeni yapıldığı Soçi’ye iki adım berideki Port Kavkaz Limanı arasında örneğin, “Rusya’nın iki kıyısını birleştirmek”propagandasıyla büyük bir köprü inşaatına başlamış.
Feribotla yirmi dakikada geçilebilen bu tarihi boğazdan, bugün Kırım Yarımadası’na kamyon kamyon Rus askeri taşınıyor.
TV’lerde arkası gelmeyen askeri konvoyları her gece izliyoruz...
Plakaları sökülmüş biçimde Kırım’a geçen konvoyların, ulusal flama taşımayan Rus askerleriyle dolu olduğunu dünya âlem biliyor.
“Rus yayılmacılığının tarihi odağı” sayıldığı için Ruslar tarafından “kahraman şehir”adı verilen Kerç ile; Kerç’le beraber Kırım’da aynı “kahraman kent” unvanını taşıyan diğer “genişlemecilik odağı” Sivastapol başta olmak üzere; Kırım’a inen bu “kamufle,uzaylı askerler”; her iki stratejik kentle birlikte yarımadanın diğer hayati mevzilerini -Simferopol havaalanı; Kacha, Gvardeysky üslerini!- işgal etmiş haldeler.
Pazar günkü referandum, bu görülmemiş oldubitti ve bir o denli pervasızca verilen bu gözdağı atmosferinde yapılıyor.
16 Mart’taki “sözde referandum”u tanımayacağını şimdiden ilan eden ABD’nin mırın kırın itirazlarına rağmen, Putin; tarihin ve tüm ağırlığıyla bölgeye dönen jeopolitiğin ivmesiyle Karadeniz’i yeniden bir Rus gölüne çevirmek üzere.
“Bu bana ders olsun!” diyen Temel misali... Soğuk Savaş sonunu “Tarih bitti!” tezahüratlarıyla karşılayan ABD’ye de Kırım işgali ders olur belki!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları