Hikmet Çetinkaya

‘Öfkem beni ayakta tutuyor...’

12 Mart 2016 Cumartesi

Sabah uyandığımda bahçeye baktım...
Ağaçlar çiçeklenmiş, onların hayata bakışı başkalaşmış.
Ağaçların hayata bakışıyla insanların bakışı arasında dağlar kadar fark var...
Kahvemi yudumlarken hayatı, aşkı, sevdayı, sevgiyi düşündüm bir süre. Okmeydanı’nda gaz fişeğiyle vurulan 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı. Acılarını yüreklerinde saklayan annesini, babasını, yakınlarını.
Berkin’i başından vurup ağır yaralayan polis E.Y’nin, savcılığın gönderdiği görüntüleri izleyip “Hayır o ben değilim” dediğinin ortaya çıkması benim için çok önemliydi.
Hilal Köse, Cumhuriyet’te “vurulalı bin gün oldu, acı taptaze” demişti haberinde.
Polis memurunun o ben değilim demesi, acılı aile, hayat iç içe girmişti...
Biz bu ülkede çocukların öldürülmesine, tecavüze uğramasına, falakaya yatırılmasına alışkındık.
Biz aşkın, sevginin, barışın, insanlığın önüne kalın bir duvar çekmiştik.
Şehitlerimiz birer ikişer bayraklı tabutlarla taşınırken “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diyerek terörü sonlandıracağımızı sanmıştık hep.
Oysa o erler, uzman onbaşılar, çavuşlar, astsubaylar, polisler de ölürdü...
Kimi polisler ise öldürür...
Ali İsmail’i polis, eli sopalı fırın işçileriyle birlikte başına vurup tekmeleyerek öldürmemişler miydi? Ankara’da Ethem Sarısülük polis kurşunuyla vurulmamış mıydı?

***

Yıllar çabuk geçiyor, kimi yaşanan acılar unutuluyor benim ülkemde...
Kenan Evren, çocuk yaştaki Erdal Eren darağacında asılırken “Asmayalım da besleyelim mi” demiş, 1982 Anayasası oylamasında yüzde 90 “evet” oyu almıştı...
Şimdilerde adı FETÖ’ye çıkan Fethullah Gülen, Nurcuların Yeni Asya kolundan kopup darbecilere destek vermişti.
90’lı yıllarda 80 öncesi olduğu gibi faili meçhul cinayetler ve terör kan gölüne çevirdi ülkeyi...
Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Vedat Aydın, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink, Metin Göktepe...
Kıyımlar, katliamlar...
Hizbullah’ın devlet eliyle beslenmesi, şehitlerimiz, Güneydoğu’daki demokrat Kürtler...
At izinin it izine karıştığı yıllardı...
Meclis’te milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, içeriye alındı...
Bugün HDP’li kimi milletvekilleri hakkındaki fezlekeler TBMM’de...
Aradan 22 yıl geçmiş...
Geriye dönüyoruz...
Sahi Tahir Elçi’yi öldüren kim, bilen var mı?
Bunu sormam sözün gelişi...
Toplumu ötekileştirmek, “çözüm süreci” masalıyla “Akil insanları” yedi bölgeye salıp “ileri demokrasiye geçiyoruz” demek göz boyamak değil miydi?
Kendi çocuklarını koruyamıyor bu ülke...
15 yaşında öldürülen Berkin Elvan’ın annesi bakın ne diyor:
“Günüm yok, gecem yok, hayatım yok. Öfkem beni hayatta tutuyor.”

***

Çiçeklenmiş erik ağacı, mart güneşinde hüzünlü.
Ya soğuklar gelip kurutursa çiçeklerini!
Evden çıktığımda, kendi düşlerimi vişneçürüğü sevdalarımla birleştirip masmavi gökyüzüne bırakıyorum.
Birgün gazetesinden yazar Barış İnce’ye ve tüm Birgün emekçilerine Cevat Şakir gibi kocaman bir “merhaba” diyorum.
Dürüst gazeteciler, baskıya, zulme, kimseye boyun eğmez.
Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede gazetecilik yapılmaz, ortada gazeteci kalmaz...
Acılar denizindeyiz hep birlikte...
Uğur Kaymaz’ı 13, Berkin Elvan’ı 15 yaşında öldürdük.
Derin gecelerde karanlık gölgeler, terör belası, dünden bugüne değin geçen süreç, yine şehit cenazeleri...
Yoksulların çocukları şehit düşüyor...
Yaşamlar altüst oluyor...
Hayat böyle bir şey!
Sınırda Rus savaş uçakları, İncirlik’te ABD savaş uçakları...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları