Bir değil bin Duygu Asena!

13 Mart 2016 Pazar

Önceki akşam İstanbul’daki Fransız Kültür Merkezi’nde coşkulu, hüzünle sevinci harmanlayan bir akşam yaşandı.
2016 PEN Duygu Asena Ödülü’nü “İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi”ne verdik.
Hüzünlü: Çünkü Duygu Asena’nın yokluğunu içimizde duyuyorduk. Ödül töreninde de vurguladım: 90 yıllık Cumhuriyet döneminin enkaz diye nitelendiği....... “Harem, okuldu, eğitim yuvasıydı” denebildiği... Şeriat isteğinin, hilafet isteğinin ilan edildiği bir ortamda bir değil, binlerce Duygu Asena’ya gereksinimimiz vardı.
Sevinçliydik, çünkü sonsuz değer verdiğimiz, aydınlatmacı, kuşaklar arasında sımsıkı köprüler kuran, ilmi, bilgiyi, birikimi, iletişimi, insanlığı, kadın olmayı ve geleceği yücelten bir kuruma şükranlarımızı sunuyorduk.

Siyaset hukuka el atarsa
Sondan başlıyorum: Ödül töreninde “Canımı Yakma” adlı kitabımızın tanıtımı da vardı: Norveç PEN’in katkılarıyla Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan 25 yazarlı kitabımız, kadına yönelik şiddetin binbir yüzünü yansıtıyor. Norveç PEN’in Başkanı William Nygaart sırf bu tören için gelmişti İstanbul’a. Sahnede, PEN’in düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki hassasiyetini vurgularken ülkemizdeki uygulamalardan, siyasetin adalete müdahalesinden duyulan endişeyi de dile getirdi.
Şu ironiye bakın ki, o bu konuşmayı yaparken Erdoğan, Burdur’da Can Dündar ve Erdem Gül’ü bir kez daha hedef gösteren konuşmasını yapmış, yerel mahkemeye kararda direnme buyruğunu vermişti bile.. Hani, Norveçliye dönüp de, “yooo bizim ülkemizde böyle şeyler olmaz, siyasiler davalara karışmaz” falan deme durumumuz da yok!!!

Sahnedeki aydınlık
Dönelim ödül törenine: Başkan Fatmagül Berktay’ın Duygu Asena’yla kütüphaneyi buluşturan konuşmasından sonra işte kurucular sahnede...
Kurucularından ikisi Jale Baysal ve Füsun Akatlı aramızda değildi artık. Ancak kızları Ayşe Buğra ve Zeynep Akatlı sahnedeydiler. Onları, Füsun Ertuğ, Aslı Davaz, İmren Sipahi’yle birlikte sahnede gördüğümde, meşalenin kuşaktan kuşağa geçtiğini ve hep geçeceğine inancım arttı. İstanbul’dan uzakta yaşayan Şirin Tekeli’ye de sahneden selam yolladık. Duygu’nun “öğrencisi” arkadaşı “Sanatatak” Ayşegül Sönmez, ödülü verirken Duygu da bizi sahnedeki beyazperdeden izliyordu.
(Bir Parantez: Bilim insanı Ayşe Buğra, Tarık Buğra’nın kızı olarak da bilinir. Çoğu kimse bilim insanı Jale Baysal’ın kızı olduğunu bu törende öğrendi! Erkek egemen toplumun cilvesi!)

‘Canımı Yakma!’
Evet, dünyanın her yerinde kadına şiddet vardı. Ama kimi ülkelerde daha da çok vardı. Kadına yönelik şiddetin politik olduğunun bilincine varan toplumlar bu sorunu daha etkili biçimde çözmeye yanaşabiliyordu. Olmayanlarda ise ne yapsanız boşuna...
Kitabımızı tanıtırken 25 yazar değilse de Ayşe Kulin’den Işıl Özgentürk’e, Nilüfer Açıkalın’dan Büşra Ersanlı’ya, Zeynep Aliye’ye, Tülin Dursun’a birçok yazar sahnedeydi...
William Nygaart sahnede yer alan yazarlara kırmızı karanfiller verirken bir rastlantı sonucu İstanbul’da bulunan Uluslararası PEN’in önceki başkanı John Roaltson Saul da herkesi kutluyor ve duygu seline kapılıyordu...
Ben o akşam her karanfile bir ad taktım: Özgecan, Güldünya, Münevver, Şemse, Ayşe Paşalı, Urfalı kız çocuğu Sevgi...

Muhteşem bir sergi
Törenin öncesinde ve sonrasında Fransız Kültür Merkezi’ndeki muhteşem sergiyi görme fırsatım oldu. 36 yaşında kendini boşluğa bırakan ünlü fotoğrafçı Kate Barry’nin fotoğraf sergisi. (Kate Barry, Jane Birkin ile besteci John Barry’nin kızıydı.)
Tanıdığınız ya da tanımadığımız kadın oyuncuların fotoğraflarını öyle bir çekmiş ki her birinde ayrı bir öykü, bir gerilim, bir çığlık, bir suskunluk, dişilik ve şehvet var.
Kaçırmayın!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları