Bazen Provokasyon Bile Ters Teper...

13 Mart 2014 Perşembe

Saat 15.10... Kim bilir İstanbul’un hangi köşesinden hangi üniversiteden gençler, kim bilir kaç aktarmalı geldikleri metro istasyonundan çıktıklarında Şişli Camii’ne giden yolun tümden tıkalı olması nedeniyle gazete önünden yakalarında Berkin Elvan’ın fotoğrafı sloganlarla geçiyorlar... Otobüs frenini kullanmayı beceremeyen bir şoförün kurbanı olarak göğüs kafesimdeki kırık nedeniyle ilk, 48 yıl sonra ilk kez İstanbul’daki halk buluşmasında onların arasında olmamanın hüznü de var... Ama uzun yıllar sonra gençleri yaşlı eylemcilerden katlayan kalabalıklar olarak, kararlı görmek gözlerimi yaşartıyor... En son Uğur Mumcu’nun cenazesinde böylesine kitlesel, toplumsal bir tepki, başkaldırının buluşmasına tanıklık etmiştim...
Yıllarla konuşmacı olarak katıldığım anma etkinliklerinde Uğur Mumcu’nun katledilişi sonrası yüz binlerin örgütsüz kendiliğinden öfke buluşmasının kendi geleceklerimizle ilişkili büyük bir kaygı, birlikte olma gereksiniminin buluşması, kitlelerin kendiliğinden örgütsüz patlaması olduğunu anlatmaya çalışmışımdır... Uğur Mumcu’nun aydınlanmacı, yürekli bir aydın olarak, geleceğimiz için tehdit oluşturan yaşam alanlarındaki tüm olumsuz gelişmelere yönelik kalemiyle verdiği savaşım, insanlık dışı bir terör cinayeti ile noktalandığında, bedeni parçalandığında... Milyonlar bir biçimde kendi yaşamlarına, geleceklerine yönelik tehdidin boyutlarını yüreklerinde duyumsamanın acısı ve öfkesi ile sokaklara döküldüler... Aynı acı, öfke ile birlikte duruşu, büyük tuzak, provokasyona karşı büyük tepki buluşmasını gerçekleştirdiler...
Berkin Elvan, milyonların dertlerini, kaygılarını bilecek, yürekli duruş sergileyebilecek bir yaşta değildi belki... Ama bu kara kaşlı, çok güzel gülen, kara gözlü çocuk, evden çıkışı, vurulduğu anla başlayan 9 ay boyunca başına gelenlerle... Ülkemizi, çocuklarımızı, geleceğimizi karartan, kirli siyasi İktidar gücünün yürümekte direttiği diktatoryal yol alışta, çıkar ağlarının işleyişini... Büyük bir kaygı, acıyı üretecek biçimde bilinçlerimize kazıdı... Siyasi amaçlarına yarayabilecek toplumsal güdülemeler uğruna, kitleler önünde yabancılara çok kolay ağlayanların, kendi insanları, çocuklarının acılarına, yaşadıklarına insanlığa sığmayacak duyarsızlıklarının simgesi olarak, gözlerimizin önündeki ölüme giden yolculuğu ile, gözlerimizi açan bir ayna işlevi yaptı... Ortak değerlerde yıllardır buluşamamış milyonların cenazenin arkasından adım adım yürekten yürüyüşü ile Berkin büyüyor, Berkin’in canına değer vermeyenlerin kirli çıkar ittifaklarının güçleri küçülüyor...

***

Sabah haberleri, “Ne olacak alt tarafı bir çocuk ölmüş...”diyebilenlerin Berkin’in ölümü ile milyonlar üzerindeki etkisini anlamaktan çok uzak durduklarının örnekleriyle doluyordu... Acımasız görüntüler, polis gücüyle yine terör estirilmesinin, suç oluşturulması, insan canına kast edilmesinin sayısız kanıtlarıydılar... “Berkin için sokağa çıkarsanız, işte başınıza bunlar gelir... Yetmez, yanlışlıkla kalabalıkların toplandığı alanlarda buluşursanız, gazdan nefesiniz kesilir, içeri alınabilir, yaralanabilir, hatta canınızdan olabilirsiniz...” korkusunu, tehdidini salmaya yarayacak, yine orantısız, suç, polis gücünün kullanılmasından yana iktidar erkinin, yaşananlardan sıfır ders alındığının yeni belgeleriydi... İktidarları milyonları tehditle sindirme, polis gücü ile ezme stratejisinden geri adım atmama inadını sürdürüyordu... Ne mi oldu?
Sabah haber programlarının sonrasında geleneksel piyasalar düzeni, ekonomi programları gelir... Önceden belirlenmiş gündemli, depolitize piyasacı uzmanlar işleri üzerinden projelerini anlatır, propagandalarını yürütürler... O ne? Yeni sigortacılık güvenlik stratejilerini anlatmak üzere gelmiş uzman, “Çok güzel şeyler anlatmak üzere mutlu hazırlanmıştım. Ama dün gece yaşananlar, Berkin’in ölüm acısı ile uykusuz sabahladıktan sonra kafam allak bullak...” diyerek, ülkemizin tüm insanlarına başsağlığı dileyerek söze girmiyor mu?
Gecenin canlı yayın görüntülerinde çoluk çocuk alışveriş merkezlerinden itile kakıla toplanan, gözaltına alınan, yerlerde sürüklenen insanların görüntüleri, nefessiz kalanlar, başlarından kan akanlar, polis araçlarının altında kalanlar... Kimseleri korkutmamış... Şu anda saat 17’ye yaklaşıyor... Kalabalığın bir ucu Feriköy Mezarlığı çevresindeki tüm sığılabilinen alanlarda, diğer ucu hâlâ Şişli Meydanı, ara sokaklarında... İşyerleri fabrikalar, inşaatlarda bile üretim kendiliğinden durmuş, her yerden cenazeye katılmak üzere toplanılmış... Korkunun ecele faydası olmadığının görüldüğü, insanlık onuru, yaşam güdülerinin canlandığı, bir ortak duruşun, buluşmanın anı, bir dönemeç noktası bu...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları