‘Şiir enerjidir’

20 Mart 2016 Pazar

Sevgili Okurlar, yarın 21 Mart, Dünya Şiir Günü. Böyle bir gün yapılmasını öneren PEN Dünya Yazarlar Derneği’nin Türkiye merkeziydi. Öneri tüm ülke merkezleri tarafından kabul gördü. UNESCO ilan etti. 1999’dan beri 21 Mart birçok ülkede Dünya Şiir Günü olarak kutlanıyor.
PEN Türkiye’nin her yıl bir usta şaire verdiği şiir ödülünün bu yılki sahibi Güven Turan. Şiir, deneme, eleştiri, roman ve öyküleriyle ama aynı zamanda dergicilik, yayın yönetmenliği ve editörlük gibi uğraşlarıyla da Güven Turan yıllarca edebiyatımıza büyük katkılarda bulundu ve bulunmaya devam ediyor.
Yarın saat 19.00’da Şişli’deki Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleştirilecek PEN Şiir Ödülü Töreni için hem Şişli Belediyesi’ne hem de Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’na önceden teşekkür ediyorum.
Şu içinde yaşadığımız katliam, kan, acı ve şiddet günlerinde şiire hepimizin gereksinimi var.
Sizleri Güven Turan’ın kaleme aldığı yılın “Şiir Bildirisi”yle baş başa bırakıyorum:

2016 Şiir Bildirisi:
Bütün dünyayı saran kan, ölüm, sefalet kasırgası içinde, belki bütün bunların temel nedeni olan sevgisizlik, bol söz tüketip hiçbir iletişim kuramama karşısında sığınılacak, hayır, güç alınılacak, kuşanılıp karşı durulacak ne var? Bu soruya “Şiir” diye karşılık veriyorum. Evet, “Şiir”. Hani artık okunmadığı iddia edilip bu, her şeyin sadece paraya dönüştüğü çağımızda “para getirmiyor” diye de tanımlanabilir eskidi, devrini tanımladı diye nitelenen, itelenen şiir.
Oysa, bugün bütün bu safsata karşısında edebiyatın ve hayatın sorulması gereken temel sorusu şu bence: Şiirin günümüzde bir işlevi var mı? Bu soruya verilecek yanıt belirleyecektir şiirin ne durumda olduğunu. Kaldı ki ben şiirin günümüzde sadece işlevi değil, görevleri olduğuna da inanıyorum. Hatta işleviyle görevinin bir madalyonun iki yüzü gibi olduğuna da inanıyorum.

Şiirin işlevi
Bana göre şiirin temel işlevi “dil”le ilgilidir. On dokuzuncu yüzyılın hemen hemen ortalarında “Dil” Avrupa’dan başlayarak, ağır ağır tüm dillere sıçrayarak kirlendiğine, yirminci yüzyıldaysa adım adım çürüdüğüne şahit oluyoruz. Artık hiçbir sözcük anlamını koruyamıyor günlük dilde. Her sözcük çarpıtıldı. Bu çarpıklığa karşı sadece şiir var sözün arılığını koruyan, koruma gizil gücüne sahip olan. Sevgi sözü sadece şiirde gülünesi bir anlam taşımıyor kanımca. Ya da öfke sözü, eline silah almadan kızabiliyor, karşı durabiliyor haksızlığa, yanlışlığa.
Üzerinde durmak istediğim ikinci işlevi de gene dille ilgili. Yukarıda belirttiğim tarih dilimi içinde iletişim araçları arttıkça, yaygınlaştıkça şu “yirminci yüzyıl”a bile rahmet okutan “yirmi birinci yüzyıl”da yol aldıkça, “global”leştikçe (bir canavarın yüzündeki şirin bir maske bu sözcük, bütün dünyayı aynılaştırmak hedefi güden bir canavarın maskesi) korkunç bir gürültüye yol açmıştır. Herkes konuşuyor, kimse kimseye bir mesaj verme niyeti beslemiyor. Buna karşılık şiirde dil, en kapalı şiirde olanı bile, okuru önünde kristal berraklığıyla duruyor. Binlerce yıl ötesinden Gılgameş’i okuduğumuzda, Gılgameş’in dostunu yitirdiği anda ettiği sözleri taa içimizde duyabiliyoruz. Her şiir, dün olduğu kadar bugün de, dilin anlam aktarmak kadar duygu aktarmak da olan görevini yerine getiriyor.
Bir özeleştiri yapmadan, eleştirdiğim noktalardan kurtaramam şiiri: Şiirin de gücünü, işlevini kötüye kullandığını çok gördük. Irkçılık yaptığını, savaş kışkırtıcılığı yaptığını, insanlar arasına düşmanlık tohumları attığını çok gördük. Bunlarla gerçek savaşı gene şiir verdi.
Bir saptama daha: Şiirin ölümsüz olduğuna inanıyorum çünkü şiir enerjidir bence. Dönüşür, ama asla yok olmaz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları