Alışa alışa kaybedeceğiz!

23 Mart 2016 Çarşamba

Hangisi daha korkunç?
Yolda yürürken yanı başımızda patlayan bir bombanın kafalarımızı, kollarımızı kopartması mı?

Yoksa bir rektör yardımcısının cehalete methiyeler düzerek, toplumun eğitimle, bilimle, akılcılıkla bağlarını kopartmaya çalışması mı?
Geleceğimizi tehdit eden ne?
Medreselerde çok az bir dini eğitimle donatılan ve kafasının içi bomboş olan insanların, hayalindeki iktidar için ne kadar kullanışlı olduğunu tane tane anlatan bir akademisyen mi?
Yoksa üzerlerinde taşıdıkları bombaları patlata patlata dolaşan ve dünyanın dört bir yanında korku imparatorluğu kuran teröristler mi?
Alışıyoruz...
Bombalara ve teröristlere alışıyoruz; her şeye alışıyoruz. Düşman bizi alışkanlıklarımızdan vuruyor.
İnsan yakınlarının ölümüne, hayattaki kayıplarına, başarısızlıklarına nasıl katlanırsa...
Toplum da cinayetlere, teröre, savaşlara, işkencelere ve faşizme öyle katlanır.
Teoride lanetlediklerini, şartlar gerektirirse pratikte hemen benimseyiverir. İnsanın da, toplumun da bünyesi esnektir. Kötülük insanın bu esnekliğinden beslenir.
Eğitim sistemlerinden ahlak sistemlerine, inanç sistemlerinden ekonomik sistemlere kadar her türlü sistem, insanın alışkanlık zaafını sömürür.
Neticede insan alışan bir canlıdır; daha da beteri, insan insanın alışkanlığıdır.
Şu son yirmi yıl içinde bu ülkede nelere nelere alıştık. Kadının muhafazakârlaşan toplumdaki yeni ve alçak yerine alıştık.
Sanatın günbegün ölmesine alıştık. Si-nema salonlarının yıkılmasına alıştık. Kültür merkezlerinin kapatılmasına alıştık. Sanatçının, yazarın küçümsenmesine alıştık.
Basının satın alınmasına alıştık.
Sokaktaki hayatın günbegün sinmesine alıştık. Laikliğin bir küfre dönmesine alıştık.
Hukukun iktidarın elinde oyuncak olmasına alıştık.
En fenası, cehaletin kırbacına alıştık.
Bu alışkanlıkların gölgesinde, cumhurbaşkanından çok cumhurbaşkancı bir bilim adamı eğitimin önemine okkalı bir tekme savuruyor...
Ve temeli eğitim üzerine kurulmuş bu ülkede kıyamet falan kopmuyor. İt ürüyor, kervan yürüyor. Çünkü biz alışmaya da şerbetliyiz unutmaya da...
Bu ülke terörle yeni tanışmıyor.Yeniden tanışıyor; alışkanlıklarını hatırlıyor.
12 Eylül öncesi yaşanan terörün dayattığı korku yüzünden cahil bir diktatöre göz göre göre oy veren biziz.
Ülkenin gelmiş geçmiş en korkunç anayasasına evet diyen bir milletiz. O yanlışın üstüne yaldır yaldır gelen ve bugünümüzü inşa eden tehlikeyi baştan göremeyecek kadar da reziliz.
Şimdi bir daha düşünün...
Hangisi daha korkunç? Hangisi gelecek için daha büyük bir tehdit?
Yolda yürürken yanı başımızda patlayan bir bombanın kafalarımızı, kollarımızı kopartması mı?
Yoksa bir rektör yardımcısının cehalete methiyeler düzerek, toplumun eğitimle, bilimle, akılcılıkla bağlarını kopartmaya çalışması mı?
Bu iki hal arasında bağlantı kurmayı hâlâ reddedenler...
Lütfen akıllarını usulca yere bırakıp, hayatımızdan hemen çıkıp gitsinler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları