Lalelere bakıp lağım koklamak!

14 Nisan 2016 Perşembe

Nicedir İstanbul sokakları lalelerle bezendi ya... Hani insan bakıp bakıp içi açılsın diye... Yazık ki öyle olmuyor... Lalelere bakıp bakıp lağım kokusu duyuyoruz.
Bir yanda savaş sürerken, kentler yerle bir edilirken, taş üstünde taş, baş üzerinde baş kalmazken, öte yanda lalelere bakmak hiç olmuyor!
Güneydoğu’da kentler boşaltılıp yeniden tasarlanırken; İstanbul’dan yıllardır sorumlu olanlar, kenti yaşanmaz kılan sorumluları arıyor!
Büyükler çok sık kullanırdı “şirazeden çıkmak” deyimini. Gençler belki bilmez. “Şiraze” Farsçadan geliyor. Hani ciltli kitapların sırtında, yaprakları bir arada düzgün tutmaya yarayan incecik bir şerit vardır ya, işte onun adı şiraze. O kaydı mı, vay kitabın haline! Her bir yaprak başka yana... İnsan şirazeden çıktı mı; dengesi, ruh sağlığı, akıl sağlığı kalmadı demektir. Her şey çığırından çıktı demektir...
Nicedir toplum olarak en hafif deyimiyle şirazeden çıktık!
Milletin aklı fikri belden aşağısında! Tacizler, tecavüzlerle, küfürleşmeler birbiriyle yarışıyor.
Erdoğan, Almanya’da sıradan bir program için suç duyurusunda bulunuyor! Alman komedyenin “kahraman” olmasını sağlıyor!
Yandaş bir gazeteci Almanya’da basın özgürlüğü olmadığını ispat etmek için bir ZDF görevlisini taciz etmeye çalışıyor. Adam oralı bile değil, elleri cebinde karşısındakiyle sohbetini sürdürüyor.
Yandaş gazeteci, “Ama elleri cebinde, elleri cebinde” diyerek, Almanya’da gazetecilere yapılan baskı ve şiddeti ispatlamaya çalışıyor! Oha! Mesleğin bedelini hayatıyla ödeyenlerin, yıllarca, hapislerle, işkenceyle ödeyenlerin ülkesinde yapıyor bunu! Yuh! İnsan Hrant Dink’in ailesinden utanır!
Herifin biri, “sokaktaki adam” değil okul müdür yardımcısı, halay çekmeyi “zina” diye yorumluyor, halkoyunlarına “Halt oyunları” diyor. İnceliğe bakın! Rektör yardımcısı cehalete övgü düzerse buna niye şaşalım ki!
Halka kapalı stadyum açılışı; halka açınca gelsin biber gazı! Bin kere yuh!
Bunlar sadece son birkaç günden örnekler... Sokaklara istediğiniz kadar çiçek dikin, burnunuza sadece lağım kokusu geliyor!
Ülke şirazeden çıktı. Ölmemek, çıldırmamak için neyse ki hâlâ uğraşanlar, çalışanlar var...

10. İstanbul buluşması
Düşünce Suçuna Karşı Girişim’in iki yılda bir düzenlediği “Düşünce Özgürlüğü İçin İstanbul Buluşması” geçen hafta sonu InterContinental Otel’de gerçekleşti. Uluslararası nitelikteydi. Sayısız sivil toplum kuruluşundan temsilciler katılmıştı.
Uluslararası PEN’den Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin; PEN Türkiye’den benim konuşmacı olarak katıldığımız buluşmada ilk gün Türkiye’deki durum, ikinci günde ise dünyadaki yansımalar tartışıldı.
Yazık ki, Türkiye’deki medya tek tük birkaç gazete dışında bu önemli buluşmayı yok saydı. (Cumhuriyet’te ilk güne ilişkin Hilal Köse’nin haberi vardı.)
Basın ve ifade özgürlüğünün engellenmesi, hakikatin gizlenmesi, hakaret davaları, sansür, devletin hukuk sistemine müdahalesi... Aslında bu bir çırpıda sıraladıklarım “suç” sayılmalı. Ama hayır bunlar suç sayılmadığı gibi bunlara ceza da uygulanamıyor ülkemizde! Bunlar ve cezasızlık buluşmanın odağındaydı. Ayrıca bu çerçevede nice tanıklıklar, nice hak arayışları da paylaşıldı. (İlgilenenler, buluşmayla ilgili en ayrıntılı bilgiyi bianet.org’da bulabilirler.)
Bir kez daha gördük ve tanık olduk ki, adaletin, hak ve hukukun, düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı yerde şiddet kaçınılmazdır. Ve ne kadar çok lale dikseniz de lağım kokusunu önleyemezsiniz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları