Erdoğan’ın Ayrıştıran Ruh Hali!..

18 Mart 2014 Salı

İkiye böldüğü ülkede ciddi bir kaygı tırmanıyor.
Bu gerilim, bu ayrışma, büyük bir felaketi, iç çatışmayı yaratırsa.
Bütün ülkeyi yasa boğacak kanlı bir olay yaşanırsa...
AKP’nin İzmir mitinginde Madımak benzeri bir felaketin kapısından dönüldü.
Mitingin yapıldığı Gündoğdu Meydanı’nın 60 - 70 metre yakınında, bir kafenin açık alanında yemek yiyen, bira içenlere taş, sopa ve şişelerle saldırıldı.
İnsanlar kafenin ikinci katına sığındı, kapılar kapatıldı, panik yaşandı bir an.
Polis koruma çemberi oluşturmasa, bambaşka bir güne uyanabilirdi Türkiye.
Oysa...
Aynı bölgede, iki yüz metre ileride, Dönerciler Sokağı’nda mitingden çıkanlar, Erdoğan’ı protesto edenlerin kucağına düşmüştü.
AKP’liler şaşkındı.
Memleketin getirildiği koşullardan ötürü ürktüm o an.
Ya göstericiler AKP’lilere fiziksel bir müdahalede bulunsalardı?
Düşüncesi bile ürkütücü.
Neyse ki hiç kimse, böyle bir eyleme yönelmedi.
Salt sözlü tepkilerle sınırlı kaldı protestolar. İzmir farkı diyelim...

***

Aynı saatlerde polis apartmanlarda Erdoğan’ı tencere tava çalarak protesto edenlere, TOMA’larla müdahale ediyordu.
Balkonlara basınçlı su sıkmanın neresi güvenlik önlemi, Emniyet yetkilileri açıklasalar da öğrensek.

***

Ergenekon ve benzeri davalarda kumpaslarla içeri atılanlar bile tahliye edilirken, kendilerine yapılan onca zulme karşılık “kin ve nefretten uzağız” demişlerdi.
İlker Başbuğ, hücrelerde, betonlarda çürütülmeye, tüketilmeye çalışılan Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve diğerleri “kin ve nefret duymuyoruz, ama yapılanları unutmayacağız” diye konuşmuşlardı.

***

Kutuplaşan, bölünen, ayrılan ülkede bu koşulları yaratanlar sorumludur.
En başta Başbakan Erdoğan.
Ne olursa olsun böyle bir süreç yaşanmamalıydı.
Bıraktım her şeyi bir yana. Bugüne değin hiç görmediğimiz, tanık olmadığımız bir tablo var ortada.
Şimdiye kadar hangi başbakana kitlesel biçimde, “Hırsız var” “Katil var” çığlıkları atıldı.
Hangi başbakan sokaklarda kendiliğinden oluşan kalabalıklar tarafından böylesine ağır hakaretlere, burada yazamayacağım, ağza alınmayacak küfürlere uğradı.
Hangi iktidar, hangi koltuk, hangi servet ve ikbal değerdi buna?

***

“Kininize sahip çıkın” söylemiyle bir iktidar daha ne kadar sürer?
Halk televizyonlarda, miting alanlarında tanık oluyor.
Yalanlarıyla, dün söylediğini bugün inkâr etmesiyle, tutarsızlığıyla, öfke, kin ve nefret söylemiyle, kendisinden olmayanı adeta düşman gören tavrıyla izlenen bir başbakan...
Erdoğan’ın tutumu kaygı vericidir.
Nitekim Türk Tabipleri Birliği, geçen hafta Erdoğan’ın ruh haliyle ilgili bir açıklama yaptı.
“Ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz. Bizler hekimiz. İnsanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz.
Başbakan Erdoğan’ın duygu durumundan fevkâlâde endişe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz” denildi. Başbakanlığı yürütmeye yeterli bir ruh hali sorgulanıyor artık...
Bunca gelişmeden sonra aslında başbakanlığın sadece adı kaldı.
Çünkü hafta sonu Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayınında “Hırsız Tayyip desen hadi bunu bir şekilde uydurursun. Ama hırsız başbakan diyorsun. Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi.
Kendini bile ayrıştırıyor, ne diyelim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları