Kırım’daki ‘Yeni Yalta Düzeni’

18 Mart 2014 Salı

Kırım referandumunun sonuçları, Tatar direniş kahramanı Mustafa Cemiloğlu için kâbus olmalı…
     “Kırım Tatarlarına Kırım dönüş yolunu açan” isim olarak tanınan Cemiloğlu’nun Tatar cemaatindeki yeri öyle önemli ki, referanduma saatler kala Putin bizzat telefonla Mustafa Bey’i aramış…
      Cemiloğlu’nu, referandumu desteklemese dahi, “nötr” kalmaya çağırmış… Ama Rus lider, telefon hattının beri yanından Cemiloğlu’na ne kadar abandıysa sonuç alamamış.
      Stalin devrinde ana kucağında 6 aylık bebekken daha, doğduğu Kırım’dan göçmeye zorlanan Cemiloğlu, Putin karşısında secdeye gelmediği gibi; Rus lidere bilakis -dolaylı yoldan da olsa- “namlu ucunda yapılan referandumun meşru şartlar altında cereyan etmediğini” kabul ettirmiş!
      Sovyetler döneminde Sibirya hapishanelerini birer birer dolaşan ve hayatta artık hiçbir şeyden, kimseden çekincesi kalmayan Cemiloğlu’na Putin, tarihi bu görüşme sonunda; “İcabında bazı süreçler, bazı durumlarda feda edilir! Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nden kopması da neticede gerçek manada ‘legal’ biçimde gerçekleşmemişti…” yanıtını vermiş.

 

Bükülemeyen direniş lideri

     Rus uzmanı Anna Zafesova’nın “La Stampa” gazetesinde anlattığı bu haberi okurken, Kırım- Bahçesaray’daki evinde görüştüğüm Mustafa Cemiloğlu gözümün önüne geldi.
     Putin’in karşısında lafını asla sektirmediğine emin olduğum Cemiloğlu; az öz konuşan, tam feleğin çemberinden geçmiş bir direniş lideriydi.
      Sovyetler Birliği altında “askerlik yapmayı reddettiği” ve “Benim milletimi tanımayan devlete ben askerlik yapmam!” dediği için ilk defa 1968 yılında Sovyet hapishanelerine girmiş; “15 yıl” süren hapis döneminde, bugün bile… bir deri bir kemik kalan vücudunda izlerini görebildiğimiz uzun açlık grevleri yapmış; Sibirya’nın gulaglarını dolaşmış ve zulüm yıllarında Sovyetler Birliği’nin en çetin muhalifleriyle yol arkadaşı olmuş bir isim Cemiloğlu…
      Cemiloğlu ile görüşmeye gittiğimde, hapis yıllarında kendisiyle tanışan eşi Safinar Hanım da oradaydı…
      Sibirya-Yakutistan’da tutuklu olduğu dönemde Cemiloğlu’na mektuplar yazarak hayranlığını dile getiren ve nihayet bir gün elinde ne var ne yoksa satarak yaşadığı Özbekistan’dan Yakutistan’a taşınan Safinar Hanım, roman gibi geçen bu büyük yaşamlarını anlattığında kendisini ağzım açık dinlemiştim.
      Eşine hapis yıllarında “soğan, sabunların içine soktuğu” siyasi mesajlar taşıdığını; açık görüşte kendisini görmeye gittiğinde, konuşmaları dinlemeye takılmasın diye masanın üzerine un döktüğünü ve söylemek istediği şeyleri… parmağıyla döktüğü unun üzerine harfleri çizerek ifade ettiğini anlatmıştı…
     Şimdi Putin’in “Akıllı olun ve arıza çıkarmayın!” diye aradığı Mustafa Cemiloğlu işte bu profilden geliyor. Kırım nüfusunun yüzde 12 - yüzde 15’i olarak belirlenen Tatarların arkasında böylesine dişli bir mücadele var. Bir bölümü şimdi Türkiye’ye göçecek olsa da, kalanların “asimilasyonu” kabul etmeyeceğine hemen kesin gözüyle bakılıyor.

 

İmparatorluğun tesisi peşinde

     Tatarların encamı ötesinde dünya 16 Mart referandumundan sonra girilen yeni jeopolitik dengeyi konuşuyor.
      II. Dünya Savaşı ardından Yalta’da, yerküreyi büyük güçlerin nüfuz alanları arasında paylaştıran Churchill, Stalin ve Roosevelt’in antlaşma masasındaki tarihi pozlarına atıfla yapılan karikatürler örneğin; savaş sonrası dönemin “üç lideri” yerine bu defa “yeni Yalta”yı “üç Putin”le betimliyorlar!
      Komünist dünya ile Batı’nın mazideki ağır abileri yerine; “yeni Yalta düzeni” bu kez yan yana üç defa klonlanmış “Putin”le temsil ediliyor: Putin, Putin ve Putin!
     Başka deyişle 21. yüzyıl jeopolitiğini tek başına Putin tasarlıyor.
     Karşı tarafta Obama şaşkın…
     Merkel tepki vermekte zorlanıyor. Kamuoyu desteği yüzde 20’ye düşen Hollande, gönül meselelerinden burnunun ucunu göremiyor...
     Batı’da “lider boşluğu” yaşanırken, Kırım’da artık atı alan Üsküdar’ı geçmiş sayılıyor.
     Rus askerlerinin gözdağı altında yapılan referandumda yüzde 95 çoğunlukla Rusya’ya bağlanma kararı alan Kırım’dan gelen bu sonucu şimdi bilahare Rus parlamentosunun “tasdik etmesi” gerekiyor.
     Moskova’da bunun için özel yasa çıkarmışlar.
     Bu yasayla yalnız Kırım’a değil, benzer referandumlarla “Rusya’ya ilhak” talep eden eski Sovyet kalıntılarına gereğinde Duma kararıyla, Kırım yönetimiyle el koyabilecekler…
     Putin bu sopayı her halükârda elinde, sürekli “pazarlık unsuru” olarak bulunduracak.
      III. dönemine açık biçimde “eski Rus İmparatorluğu’nu tesis etmek” iddiasıyla gelen Putin bütün bu hazırlıkları tamamlarken,Batı’da hâlâ İran tarzı “yaptırım”lar tartışılıyor.
      Kendine göre vizyonu olan Putin’in karşısında, Batı’nın stratejik vizyon yoksunluğu açıkça ortaya çıkıyor…
Russia Today televizyonunda referandum sonuçlarını değerlendiren Rus düşünce kuruluşu uzmanı Dmitri Trenin’i dün gece uzun uzun dinledim.“Putin’in yaptırımlarla bu noktadan asla geri adım atmayacağını” söyleyen Trenin, bir yeni “Batı-Doğu soğuk savaşının” eşiğinde olduğumuzu söyledi.
      Küresel düzenin “soğuk savaşı” nasıl olur… da gelecek yazıya.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları