Liberalizm Öldü mü?

20 Nisan 2016 Çarşamba

Bizim gazetenin haberine göre New York Times’ın dış politika yazarı Roger Cohen “Liberalizmin Ölümü” başlıklı yazısında “liberalizmin milliyetçilik ve otoriterlik karşısında yenik düştüğünü” öne sürmüş. Cohen’in, Francis Fukuyama’nın ilan ettiği “kapitalizmin kesin zaferi” tezinin ölü doğmasından, neoliberal politikaların iflas etmesinden bir tür hüzne kapıldığı anlaşılıyor. İnsanları boğan her türden etik ve ahlaki kaygıyı silip süpüren neoliberal politikaların yerine milliyetçiliğin, otoriter heveslerin geçtiğini iddia etmesi ise tabloyu gönlüne göre okumasındandır.

***

Söylemediği, es geçtiği konu otoriter yönelimlerde de, artan milliyetçilik hareketlerinde de neoliberalizmin derin katkısıdır. Bu güçlenen eğilimlerin hangi politikaların ürünü olduğunu söylemeye dili varmamış Cohen’in. Uzun uzun anlatılmaya değer bir konu değildir. Fukuyama’nın kapitalizmin ebedi zaferini ilan etmesi kuşkusuz bilim dışıdır; toplumsal bilimlerde böyle kesinliklere, determinist hayallere yer yoktur ama kapitalizmin egemenliğinin, sömürünün şimdilik sürdüğü, insanları mutsuz etmeye devam ettiği de bir gerçektir. Dolayısıyla liberalizmin ölümünün ilanı havada kalıyor; aynı zamanda “vallahi biz yapmadık, billahi otoriterizmin, milliyetçiliğin kabarmasında payımız yoktur” diye bir tür günah çıkarmadır.
Hiç günah çıkar gider mi?

***

Cohen gerçeği biliyor. Fukuyama’nın “Batılı liberal demokrasinin insan toplumlarının nihai yönetim şekli olarak evrenselleştiği” iddiasının “mantıklı olduğunu” ama ah ne yazık, “insanların pek mantıklı davranmadığını” söylemesi de aslında gerçeğin çıplak ifadesidir. Kuşkusuz mantık sözcüğünün yerini değiştirmeniz gerekecek. Cohen’in liberalizmin yenilgisi olarak gördüğü, “renkli devrimlerin” başarısızlığı, Ortadoğu’da emperyal kapitalizmin plan ve projelerinin istendiği gibi sonuç vermemesi, halkların isyanlarının ancak devrimci kabarışları darbelerle bastırarak, devrimleri çalarak durdurulabildiği gerçeğidir.

***

Bizim liberallerimiz ise yenilgiyi zinhar kabul etmiyorlar. Ünlü “yetmez ama evet”çi liberalimiz Baskın Oran’a göre, gidiş liberal demokrasi ırmağının akışına aykırı değilmiş, Türkiye’de otoriterleşme ise mülteci sorunu, IŞİD meselesi ve illa ki CHP’nin kötü muhalefeti ve elbette MHP’nin AKP’lileşmesi gibi nedenlere bağlıymış. Yani der ki ünlü liberalimiz; arızidir bunlar. Bu konular gündemde olmasa ne güzel gelişirdi AKP’li liberal demokrasimiz. Bu kuşkusuz toplumsal bilimlere derin bir katkıdır; AKP’deki otoriterleşme eğilimlerinin ne kadar gelip geçici olduğunu göremeyen sola da sıkı bir derstir zannımca!

***

Öteki ünlü liberal Can Paker’in “çocuk psikolojisine” bağladığı liberalizm savunusuna ise burada hiç girmeyelim; telaşa kapılan liberallerimizi rahatlatalım: Boşuna paniklemeyin, korkmayın; kapitalizm ölmeden, onun suret-i haktan, sözde “özgürlükçü”, utangaç ama vahşi savunucusu neoliberalizm ölmez. Arada bir tökezlemesi sizi ürkütmesin. Sizi asıl ürkütmesi gereken Cohen’in dediği gibi insanların Fukuyama mantığını bir gün ansızın terk etmeleri, devrimlerinin çalınmasına izin vermemeleri olacaktır.
Sizin Gezi Direnişi korkusuyla “aman bir an önce başkanlık” diyenler gibi şu “mantıksız” yığınlardan korkmanız gerekiyor aslında...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları