Aydın Engin

...Çocuğumun adını Kavel koyacağım

25 Nisan 2016 Pazartesi

Bir film seyrettim; bir belgesel film: Kavel...
Siz seyretmediniz. Önümüzdeki günlerde, haftalarda denk getirebilirseniz bir özel gösterimde ya da bir şenlikte seyredebileceksiniz. Yoksa internet üstünden izlemek için biraz bekleyeceksiniz.
Zafer Aydın - Melih Biçer ikilisinin yönettikleri belgesel Kavel grevcilerinin öyküsünü anlatıyor.
1963 kışında, yani grev hakkı henüz yasalaşmamışken, yasadışı greve çıkıp grev hakkının yasalaşmasını sağlayan Kavel işçilerinin öyküsünü...
Yasadışı grev yapan Kavel işçilerine Haliç sırtlarından kopup gelen Demir Döküm işçilerinin, İstinye koyundan koşup gelen dok-tersane işçilerinin sınıf dayanışmasını anlatıyor.
Greve çıkmış Kavel işçilerinin ardında, -polis geldiğinde bazen önünde- kenetlenen kadın ve erkek, genç ve yaşlı bütün İstinye halkını, Boğaz kıyılarının yoksul köyü İstinye’nin emekçilerini anlatıyor...
Ve...
...ve benim gençliğimi, sosyalizmin önce ateşi, sonra bilimiyle tanıştığım günleri anlatıyor..
Yani bu yanıyla bu kişisel bir yazı...
Gazetede yayımlanmasaydı bile olurdu. Denk geldi yayımlanıyor...

***

1963 kışı çok sertti. Erzincan’ın kuzeyindeki bir dağ köyünde daha da sertti. Kar yolları kapatmış, yedek subay öğretmene mektupları, dergileri, gazeteleri ulaşamaz olmuştu.
Haftalar sonra karlara bata çıka köye ulaşan iki jandarma eri beraberlerinde yedek subay öğretmenin birikmiş gazetelerini ve mektuplarını getirdiler.
Önce mektuplar açıldı.
Rastlantı, ilk açtığı mektup Atilla Özkırımlı’dandı. Türkiye İşçi Partisi’ne kuruluşundan birkaç ay sonra aynı gün, aynı saatte üye olduğu arkadaşı “Arap Atilla”dan.
Mektubun bir eki de vardı. “Oku, benim günlerdir dilimden düşmüyor. Senin de düşmesin” notuyla bir şiir.
Şair bildik: Hasan Hüseyin.
Şiirse ilk kez okunuyor: Kavel...
O şiir yedek subay öğretmenin dilinden düşmedi.
O şiir bir kuşağın, gözünü Türkiye İşçi Partisi’nde sosyalizme açmış bir kuşağın dilinden hiç düşmedi.
Bu, bugün de böyle...
İnanmazsanız gidin o kuşaktan birini bulun ve “Kavel” deyin. Gerisini o getirecektir:

İşime karım dedim, karıma Kavel
diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz
dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü
söyleyeceğim.
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri,
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim,
İzin verirlerse Kavel Grevcileri,
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer, sesimi
tutabilirsem
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel’de,
O erkekçe direnilen yerde, Kavel’de
Karın altında nişanlanıp dostlarımın
arasında
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi
kardeşlerim
İzin verirlerse Kavel Grevcileri
İlk çocuğumun adını Kavel koyacağım.

***

Bir film seyrettim; bir belgesel film: Kavel...
Filmi yapıp yöneten Zafer Aydın - Melih Biçer ikilisine buradan teşekkür ettim, emeklerine buradan alkış tuttum.
Filmi siz seyretmediniz. Denk getirip seyretmeye bakın.
Seyredemezseniz bile size Hasan Hüseyin’in Kavel şiirini aktardım.
Dilinizden düşürmeyin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları