Halkın desteği

28 Nisan 2016 Perşembe

Pazar akşamı Trabzon Avni Aker Stadı’nda meydana gelen, hakeme saldırı olayı mı daha vahimdi, yoksa çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, 17 yaşındaki saldırgan O.M’ye kimi çevrelerden verilen destek ve kendisine yapılan kahraman muamelesi mi?
Bakın hakem Volkan Bayaslan’a saldıran O.M’nin, sıradan vatandaş, yetişkin dayısı Yılmaz Taşkın yeğeninin yediği halt konusunda basına ne demiş: “Ben o görüntüleri üzülerek izlemedim. Adaletin olmadığı yerde anarşi başlar... Bu olayı, Trabzon halkının yüzde sekseninden bekliyordum. Ben maçlara gitmiyorum. Biliyorum ki, gitsem yeğenim yapmasa ben yapacağım.”
Kentin çeşitli kesimlerinde, O.M’ye gösterilen olumlu tepkiye, hatta hüsnü kabule bakarak, “saldırının Trabzon halkı tarafından desteklendiğini” söyleyebilir, bu görüşünüzü daha önceki benzer saldırı veya taciz olaylarıyla destekleyebilirsiniz. Ama inanın bana böyle bir algı yanlış olur. Bunu görebilmek için kimi yerel gazetelerin olayı “ama”sız kınayan içtenliği kuşku götürmeyen başlıklarına göz atmak yeterlidir.
Şimdi, O.M’nin davranışlarına içtenlikle karşı çıkanların mı, ona destek verenlerin mi daha çok olduğunu, hangilerinin “gerçek Trabzon’u” (o da ne demekse!) temsil ettiğini belirleyecek ölçütlere sahip olmadığımıza göre, böyle bir genelleme ile “Trabzon’da halkın çoğunluğu O.M’nin saldırısını destekliyor” gibi bir yargıya varmaktan kaçınmalıyız.
Tanrı, hepimizi, her zaman genellemelerin tehlikeli yanılgısından korusun! Amin!

***

Tabii burada bir önemli soru daha var:
-Trabzon’da halkın çoğunluğunun saldırıyı desteklemesi, onu meşru, ahlaken kabul edilebilir kılar mı?
Konuyu daha geniş açıdan şöyle de sorabiliriz:
-Demokrasilerde halkın desteği gayrimeşru veya gayriahlaki olanı mubah kılabilir mi?
Bu soruya bir kez kayıtsız şartsız “evet” yanıtı verdik mi, bireysel ve toplumsal özgürlüklere müdahalenin sınırlarını nerede durduracağımız belli olmaz. Ve rejimimizin de temel hak ve özgürlükleri olduğu kadar, bireyi de toplumun çoğunluğunun baskısından koruyan dengeler rejimi olan demokrasiden, daha sonra en fazla sesi çıkanın en üste tırmanacağı bir çoğunluk diktasına dönüşmesi kaçınılmaz olur.
Kısacası diyeceğim o ki, Trabzon halkının çoğunluğunun pazar günkü saldırıyı desteklediği doğru değildir. Kaldı ki, doğru olsa bile, bu saldırıyı mubah görmemize neden olamaz.
“Bundan daha açık ne olabilir, bu kadar ısrarla üstünde durman niye” diye soracak olursanız, tekrar Prof. Dr. Baskın Oran’ın Sayın Cumhurbaşkanı aleyhine açtığı hakaret davasına dönmek gerekecek.

***

Sayın Cumhurbaşkanı’nın vekillerinin, dava ile ilgili savunmalarının bir yerinde, şöyle bir ifade kullandıklarını görüyoruz:
“Söz konusu açıklamalar anayasal konumunun gereği olarak yapılması lüzumlu ve teröre müzahir küçük bir azınlık dışında, milletimizin kahir ekseriyetinin desteklediği açıklamalardır.”
Yukarıdaki ifade ile savunmanların neyi amaçladıklarını anlamak güç. Çünkü davacı tarafın iddiası “akademisyenler bildirisi” yüzünden Cumhurbaşkanı’nın kendilerine hakaret ettiğidir. Yanıtlanması gereken husus budur.
Ama onlar iddiayı yanıtlamak yerine, Cumhurbaşkanı’nın görüşlerini milletimizin kahir ekseriyetinin desteklediğini ileri sürmektedirler.
Acaba bu savı ileri sürmelerinin nedeni, milletin kahir ekseriyetinin Cumhurbaşkanı ile aynı görüşte olmasının hakareti haklı göstereceği düşüncesi midir?
Eğer öyle ise, sayın savunmanların büyük bir yanılgı içinde olduklarını belirtmek gerekir.
Çünkü eğer Cumhurbaşkanı’nın sözleri hakaret içeriyorsa, halkın büyük bölümünün desteği bu edimi haksız fiil olmaktan çıkaramaz.
Eğer gerçekten çağdaş bir özgürlükler yönetimi istiyorsak, ufak bir ayrıntı gibi görünen, ama aslında demokrasinin özüyle doğrudan ilintili bu gerçeği özümsememiz gerekmektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları