Ahmet Güvener

Haydi Kızlar Spora

20 Mart 2014 Perşembe

Türkiye çok genç nüfusu olan bir ülke. Ülkenin yaş ortalaması 2013 sonu itibarıyla 30.4 ve de bu nüfusun yüzde 49.8’i kadın. Yani ülkede 38 milyon 194 bin 504 kadın var. Ülkemizde lisanslı spor yapan faal kadın sporcu sayısı -futbol hariç- 103 bin 511. Bu rakam lisanslı sporcu sayısının yüzde 37’si. Futbolda ise durum daha da vahim. Kadın futbolcularımızın erkeklere oranı sadece yüzde 1.2. TBMM’deki kadın parlamenter oranının yüzde14 olduğunu düşünürsek bu oranı yeterli bile bulabiliriz, ama asıl çarpıcı durum ülkemizdeki kadınların sadece yüzde 0.28’i lisanslı spor yapıyor. Olimpik sporlardan yalnızca cimnastik, voleybol ve buz pateninde kadın sporcu sayısı, erkek sporculardan fazla. 2011 verilerine göre, Türkiye’de antrenörlerin yüzde 18’ini kadınlar oluşturmaktadır. GSGM’de görev yapanların yüzde 87.8’ini erkekler, yüzde 12.2’sini kadınlar oluşturmaktadır. Spor federasyonlarındaki toplam üst düzey yönetim kademelerinin yalnızca yüzde 4.2’sinde kadınlar yer almaktadır. Tek bir kadın federasyon başkanımız yok.
Halbuki Türk kadınları sporda oldukça başarılı. 1936’da Halet Çambel ve Suat Fetgeri ile başlayan olimpiyat maceraları ülkemize 2 altın, 6 gümüş ve 2 bronz madalya getirmiş. Kadın voleybol ve basketbol takımları 2012’de Londra’da Türkiye’yi temsil etti. Bugün Voleybol Kadınlar Ligi’nin dünyanın en başarılı ligi olduğu biliniyor. Tabii bir de bu başarıların karanlık yüzü var. Altın madalya alan 2 sporcumuz da doping kullandığı için ceza almış durumda. Başarı için her yöntemi caiz gören bir spor anlayışının kadın sporuna yansıması bu. Bu olaylar zaten tutucu bir yapıya sahip olan ailelerin çocuklarını özellikle sporların anası olan atletizm sporuna yönlendirmesini güçleştiriyor.
Ülkemizin gerek toplumsal barışı, gerekse sportif başarısı her inançtan, her etnik kökenden, her yetenekten engelli engelsiz kadınlarımıza spor yaptırmaktan geçiyor. Sporun kişiliği geliştirici, rekabet ettirici, sağlıklı ve toleranslı ortamında yetişen bu genç kızlar anne olduklarında yeni nesilleri de spordan öğrendikleri bu değerler ile yetiştireceklerdir. Okuyan ve spor yapan kadınların yetiştirdiği yeni nesiller, ülkemizin aydınlık geleceğidir.
Zor olan, geleneksel olarak kadınların spor yapmasına destek olmayan toplumsal yapı içinde bunun nasıl başarılacağıdır. Öncelikle kadınların spor yapabilmesi için tüm engellerin kaldırılması gerekecektir. Örneğin FIFA kadınların başörtüsü ile futbol oynamalarına çok yakın bir geçmişte izin vermiştir. Diğer yandan gerekirse yasal olarak pozitif ayrımcılık yapılması gerekebilecektir. ABD yasama organı 1972 yılında Title 9 adı altında bir kanun çıkarmıştır. Bu kanun “Federal mali yardım alan eğitim programı ve etkinlikleri, ABD vatandaşlarını cinsiyetlerinden ötürü bu programlara katılım ve bu etkinliklerden faydalanılması ve yararlanılmasında ayrımcılığa tabi tutamaz’’ demekteydi. Title 9’dan beri tüm okullar sporda kadın ve erkeklere eşit kaynaklar ayırmak zorundadırlar. Sonuç mu? Title 9’dan önce kadın üniversite öğrencilerinin yüzde 2’si üniversitede sportif etkinliklere katılırken bu rakam şimdi yüzde 43. Title 9’dan önce her 27 liseli kadın öğrenciden biri spor yaparken, şimdi her 2.5 öğrenciden birisi spor yapıyor. Halbuki bu oran erkeklerde 1’e 2 olarak değişmedi. ABD’li kadın sporcuların 1972’den sonraki çok hızla artan olimpik başarılarını da sizler araştırın.
Ülkemiz kadınları için bir Title 9 beklemek çok mu hayalperestliktir? Ama kadınlarımız da her şeyi sadece devletten beklememelidir. Onun için: Haydi kızlar spora…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları