Şanlıurfa’dan kesilen bilet... Ölüm... Bilim

29 Nisan 2016 Cuma

Koşulları farklı olsaydı eğer, Şanlıurfa’dan otobüse binip Bursa’da kendini patlatan canlı bomba kadın, “Sultan” ya da gerçek adı her ne ise, ölmeyi ve öldürmeyi seçmek yerine; örneğin bir bilim kadını olabilir miydi? Uç bir soru değil mi? L’Oreal’in Türkiye’deki Bilim Kadınları Ödülleri projesinde bu yıl ödüle hak kazanan 6 bilim kadınından biri olan Şanlıurfalı Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Kutluay Baytak’ın öyküsünü dinlerken aklıma geldi. Baytak, Şanlıurfa doğumlu. Harran Üniversitesi Kimya Bölümü’nü bitirdikten sonra yüksek lisansının son döneminde 6 ay ABD’de Penn State Universitesi’nde araştırmacı olarak bulunmuş, Ardından yine aynı bölümde doktoraya başlamış. Baytak’a L’Oreal ödülünü kazandıran projesi Harran Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nda yürüttüğü “bazı doping etken maddelerinin saptanması için nanokompozit malzemelerle desteklenen elektrokimyasal sensör uygulamalarının geliştirilmesi”. Aynı bölgeden iki genç kadından birini bilime, ötekini ölüme sürekleyen koşullar arasındaki uçurum ne kadar büyük ve ne kadar acı: Çevre, eğitim, dogmalar, öfke, inanç, cehalet, umutsuzluk...
L’Oreal-UNESCO işbirliği bundan 18 yıl önce anlamlı bir sloganla yola çıktı; “Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var” diyerek. Proje 14 yıldan beri de Türkiye’de uygulanıyor, her yıl 6 genç bilim kadını seçiliyor ve projeleri destekleniyor. Amaç bilim kadınlarının başarıları konusunda farkındalık yaratmak, genç bilim kadınlarını teşvik etmek. Toplantıda küçük bir video paylaşıldı. Türkiye’de bilim algısının nasıl olduğunu anlamak için sokaktaki insanlara yöneltilen sorular. “Bilim insanı deyince akla erkek mi geliyor, kadın mı? Kadınlar buluş yapabilir mi? Aklınıza gelen bir bilim kadını var mı? Kızınızın bilim insanı olmasını ister misiniz” gibi sorular Kadıköy gibi Türkiye’nin en aydın ilçelerinden birinde, sokaktaki insana yöneltilmesine karşın durum hayli vahim. “Aklınıza gelen bilim kadını” sorusuna çoğunluk yanıt veremezken, yanıtlayabilen herkesin Türkan Saylan demiş olması ilginç. Örneğin Sultanbeyli’de nasıl yanıtlar gelirdi merak ediyorum.
L’Oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Claude Rumpler ve L’Oreal Türkiye Bilim Direktörü Fugen Soykut her yıl biri Yaşam Bilimi, diğeri Malzeme Bilimi olmak üzere 2 alanda 3’er ödül verdiklerini ve programa ilginin her yıl daha da arttığını söyledi. Türkiye’de 14 yılda programdan destek alan bilim kadınlarının sayısı 74. Bu yılki ödülün diğer kazanan bilim kadınları ise şunlar: Yrd. Doç. Dr. Beste Kınıkoğlu Erol, Yrd. Doç. Dr. Özgül Persil Çetinkol, Yrd. Doç. Dr. Rezzan Demir, Doç. Dr. Mine İnce Ocakoğlu, Doç. Dr. Bilge Demirköz.

Bilim kadınları için manifesto
İşin bir de manifesto ayağı var. 24 Mart’ta, L’Oreal Vakfı ve UNESCO bilimsel komitesi, kurumsal, kamusal anlamda Bilim Kadınları İçin Manifesto’ya imza atarak dijital bir kampanya başlattı. Kampanyanın sonuçları 12-14 Eylül’de Paris’te düzenlenecek Yüksek Eğitim ve Araştırmada Cinsiyet Eşitliği konulu 9. Avrupa Konferansı’nda paylaşılacak. Türkiye’de en az 20 bin imza toplamak hedefi var. www. forwomeninscience.com

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları