Hâkimiyet hasreti

30 Nisan 2016 Cumartesi

TBMM Başkanı’nın hemen arkasındaki duvarda yazılı olan tümceyi anımsayınız:
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
Necip Fazıl Kısakürek, 1975’te Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) düzenlediği Millî Gençlik Gecesi’nde okuduğu “Gençliğe Hitabe”sinde nasıl bir gençlik istediğini aktarmıştı, bir de onu anımsayalım: “Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında ‘Hâkimiyet Hakkındır’ düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...”
Recep Tayyip Erdoğan’ın “ağabey” diye hitap ettiği, 1967-69 arasında MTTB Başkanı olan İsmail Kahraman, işte o gençliktendir.
Şimdi, “Biz millet iradesi ile geldik” diye diye oturduğu TBMM Başkanlığı’nın arkasına “Hâkimiyet Hakkındır” yazdırmaya çalışmaktadır.

Şeriat çağrısı
Cumhuriyet devrimleri konusunda duyarlı hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, laikliğin egemenlik konusu ile ilgili olduğunun bir kez daha altını çizme gereği duyuyor:
“Egemen iradenin, ilahi güçlerden yani gökyüzünden, yeryüzüne inmesi demektir. Egemenliğin el değiştirmesi, ulusa geçmesi demektir. Ulusa ait olan egemenlik de ulus adına yetkili organlar, bu bağlamda yasama organı olan Meclis tarafından kullanılmaktadır.”
Eminağaoğlu’na göre yasama organı olan TBMM Başkanı’nın laikliğin kaldırılmasına yönelik sözleri, TBMM’nin varlık nedenini yok sayması, bağlılık yemini ettiği anayasanın değişmez ilkesini görmezden gelmesi anlamına geliyor:
“Yeni anayasa çalışmasını yürütecek kurul başkanı ve o kurula hâkim olan görüşün bir kez daha dışa vurulması, o anayasaya taşınacak görüşün bir kez daha ortaya çıkması demektir.
TBMM Başkanı’nın beyanı, düşünce açıklaması olarak geçiştirilemez. Laikliğin olmadığı bir sistem, şeriattır. TBMM Başkanı’nın beyanı bir şeriat çağrısıdır. 31 Mart vakasının tekrar yaşanmasıdır. İşin vahimi 31 Mart vakalarının artık serbestçe yaşanabilir olmasıdır.
Başkanı olduğu Meclis’in varlık nedenini yok sayan, Mustafa Kemal’in koltuğuna oturan bir Meclis Başkanı’na düşen, o makamı derhal terk etmesidir.”
Terk eder mi? Etmez. Çünkü İsmail Kahraman, yeni anayasa ile halife sultanlığı hortlatmak isteyenlerin sözcülüğünü yapıyor.
Öyleyse, başta CHP olmak üzere tüm laikliği savunması gereken güçlerin önündeki en önemli ödev, kararlı bir biçimde anayasa değişikliğine tümden karşı çıkmak olmalı.

Deprem paraları nerede?
CHP’li Bülent Kuşoğlu, 12 Ocak 2013 tarihinde Haiti’de meydana gelen deprem nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nda düzenlenen kampanya ile toplanan 5.8 milyon lira ve 520 bin Avro’nun Haiti’ye gönderilmeyip Türkiye Diyanet Vakfı’na aktarılmasının peşini bırakmıyor.
Verdiği soru önergelerine yeterli yanıt alamayan Kuşoğlu, bu kez Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na “Bu meblağların akıbeti ne olmuştur? Neden ve hangi gerekçeyle Haiti’ye gönderilmemiş ve vakfa aktarılmıştır” sorularını yöneltti. Aldığı yanıt şöyle:
“Kampanya neticesinde 5.837.177,84 TL ve 519.959,94 Avro toplandı. Sonra Diyanet İşleri Vakfı’na aktarıldı ve çeşitli hayır işleri için harcandı.
Kuşoğlu, haklı olarak sormaya devam ediyor:
“Paralar neden 2 yıl hesapta bekledi? Neması ne oldu? Neden Haiti’ye gönderilmedi?
Neden Türkiye Diyanet Vakfı’na aktarıldı? Neden meblağların nerelere hangi tutarlarda harcandığı ile ilgili bilgi vermiyorsunuz?”
Neden, neden, neden?
Din ticaretinden kafanızı kaldırın da yanıt verin, yanıt...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları