1976’dan bugüne hak yürüyüşleri: 1 adım ileri, 2 geri

02 Mayıs 2016 Pazartesi

DİSK’in öncülüğünde Taksim Meydanı’nda gerçekleştirilen 1976 yılındaki ilk 1 Mayıs kutlaması, bugünün işçi örgütlülüğü, sendikal haklar, toplusözleşmeler gelişmişliği, dahası tüm emekçilerin hak kazanımları ile kıyaslandığında “altın yıllardı” desem inanacak mısınız?

Tüm sigortalı çalışanların yarısının üstünde sendikal hakların kullanılabildiği, insani gelişmişlikte pek çok veride çağdaş dünyanın yaklanmaya çalışıldığı, gelir dağılımının sosyal devlet kriterlerini yakalamakta olduğu bir dönemden söz ediyoruz. Tıkanma, sol örgütlenmelerin siyaset, sendikalar, demokratik örgütlenmelerde etkinliklerini güçlendirmelerine karşı, iktidarsermaye sağ ittifaklar eliyle, şiddet içeren baskılarla gelişti.

Bugünün iktidarlarının ideolojik kökenlerinde yatan “Milli Görüş”ün tepe liderlerinin yetiştiği MTTB çatısı kadrolarının kanlı pazar, 68 kuşağı gençlik eylemlerine kanlı, şiddet içerikli sayısız saldırıları, çatışmalı yıllar sonrası 12 Mart askeri darbesi ile gelen operasyonlar, anayasal, sendikal yasaklar, solsosyal- örgütlü gelişimleri kırmaya yetmedi.

1 Mayıs 1977 kanlı operasyonu sadece öldürülen işçileriyle değil, bilinen en etkili, işlevsel provokasyonların örneğini oluşturması nedeniyle günümüzde de gündemde.

12 Eylül askeri darbesiyle yılların emeği yakalanmış sol, örgütlü, sendikal, çağdaş, insanlık, demokratik haklardan geriye püskürtmenin aracı oldu.

Sonrası 1 Mayıs’lar dönemin vitrindeki toplumsal aynası olarak daha canlı belleklerde. Ülkemizde 1 Mayıs’ların kutlanabilmesi, kansız, bayram havasında, elbette işçiler için tarihe kazınmış anlamı ile Taksim’de yapılabilmesi, bugünün İktidarları eliyle de özellikle bilinçli yasaklama, şiddetle sindirme aracı yapıldı.

Kaçınılmaz olarak biz, kanın akmadığı bayram kutlamaları özleminde işçi hakları, insan hakları, insani haklarımızdaki kayıpları, asıl bayramımızın gündemindeki sorunlarımızı hep ikinci plana atmak zorunda kaldık.. İktidarları adına işçi hakları, sendikal haklara ilişkin söylenen sözlerin kuyruklu yalan, yok içeriğinde olduğunu çoğunluk algılamaktan uzakta..

Gerçek sendikal örgütlülük, toplusözleşme düzeni, iş, can güvenliği düşlerde. Diktatoryal düzenin yandaş sendikacılığı; kuraldışı, taşeron, angarya, kölelik düzeninde çalıştırmalar yanında ayrıntı sorun. Yaşam hakkı öncelikli sloganlar dün boşuna mı atıldı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları