‘Baskıcı laiklik!’

03 Mayıs 2016 Salı

Laiklik bütün demokrasilerin onsuz olmazı. Bu ilke anayasalarında yer alsa da almasa da sistemlerinin belkemiğini oluşturuyor, hatta İngiltere gibi tarihi koşullarının gereği kilise - devlet birliğinin olduğu ülkelerde bile bireyin inancı karşısında kamu otoritesinin tavrı konusundaki ilişkiler laiklik ilkesi doğrultusunda seyrediyor.
Tarih içinde görece yeni bir kavram olan laiklik, demokrasilerin en fazla tartışılan kavramlarından biri. Laiklik denince ilk akla gelen ülke Fransa’da bile devletin özel okullara yardımının laiklik ilkesiyle bağdaşıp bağdaşmadığı konusunda 1990’ların sonunda dahi büyük tartışmalar oldu; “laikler” büyük mitingler düzenlediler. Tartışmanın bu alanda odaklanması doğaldı. Çünkü laiklik ilkesinin en tartışıldığı kurum, dünyanın her yerinde okul olmuştu.
Laikliğin gelişme çizgisi ve uygulanışı her ülkenin kendi tarihi ve sosyal koşullarına göre ufak tefek farklılıklar oluşturmakla birlikte temel eylemde uygulama standartlarına ulaşılmış bulunmaktadır.
Fransa’da bile, devrimin koşullarıyla kilisenin toplumsal yaşama etki ve müdahalesinden kaynaklanan militan laiklik pratiği tarihin sayfaları arasında kalmıştır.

***

Bizde ise mazlum rolünü oynamayı hem yapılarına, hem de çıkarlarına daha uygun bulan, dini çıkar amaçlı kullanma şampiyonu olan ve laikliği amaçlarının önünde engel olarak gören laiklik karşıtları, dine karşı baskı söylencelerine sarılmakta, camilerin ahır yapıldığı, mütedeyyin kişilerin inançları ve yaşam biçimleri yüzünden baskı altında tutuldukları iddiasıyla tozu dumana katmaktalar.
Onları duyan da ilkeleri, dünya görüşleri yüzünden yıllarca hapis yatmış laikler örneği hapsedildiklerini sanır.
Aslında bu saldırıların ve karalamaların amacı bellidir. Laikliği içini boşaltarak etkisiz hale getirmek.
Laikliği tarif ederken kimi ülkelerde tarafsızlık (nötralite) kavramına başvururlar ve onu devletin inançlar karşısında tarafsızlığı olarak tanımlarlar. Tabii tanımın tam olabilmesi için aslında, buna kamusal alandaki yaşam kurallarının din esaslarına göre düzenlenmesi zorunluğuna hayır denmesini de eklemek gerekir.
Bizde sözde olmasa bile özde laiklik karşıtı olan kimi çevreler bile, tarafsızlık kavramına dayalı laiklik tanımına pek karşı çıkmazlar.
Aslında inançlar karşısında tarafsız davranmazlar ama yine de ilkeyi kabul eder, söylemi kullanırlar.
Lakin laikliğin bir de aktif tanımı vardır, ki iş oraya gelince zınk diye dururlar.
Laiklik ilkesi gereği inançlar karşısında tarafsız olan yani pasif durumda bulunan devlet, inançlardan herhangi birinin veya birkaçının diğerleri veya tarafsız konumunu bırakması için devlet üzerinde baskı oluşturmaya çalışması halinde, devlet pasif konumundan sıyrılmak zorundadır.

***

İnançlara müdahale halinde devletin pasif konumunu bırakıp kendisine baskı uygulananı koruması, baskı uygulamaya çalışanı engellemesi ve yaptırım uygulaması demokrasinin gereğidir.
Ne zaman bir özgürlük söz konusu olursa, orada devletin özgürlüğün alanını müdahaleden masun kılmak zorunluluğu vardır.
Bu olmadığı zaman özgürlük yaşama geçmez, lafta kalır.
Bu yüzden laiklik konusunda devletin inançlar karşısında tarafsız kalması yetmez, müdahale halinde, harekete geçip müdahaleyi ortadan kaldıracak şekilde taraf olması gerekir.
Oysa bizde uzun süredir uygulama, inançlar karşısındaki lafta kalan tarafsız söyleme karşılık, tarafgir eylemdir.
Açık açık inançlar arasında taraf tutan devlet, inançların bazıları üzerine baskı oluşturulduğunda, tam aktif olarak taraf durumuna girmesi gerektiği zamanda hemen tarafsız pozuna bürünmektedir.
Baskıcı laiklik yaygaraları, laikliğin özünü boşaltan bu uygulamaya kılıf hazırlayarak, son yıllarda iyice kronikleşen bu durumun sürmesini sağlamak içindir.
Oynanan oyunu net olarak görmek ve iyice göstermek zorundayız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları