İktidar-Cemaat Gölgesinde Nevruz!!

21 Mart 2014 Cuma

Apo’dan önce İbo vardı.
Kürt realitesini (denilen ne ise onu) ilk hissettiren Apo’dan önce İbo olmuştu. Apo adının kitlelelere yayılması PKK’nin 1984’teki Eruh baskınıyla olmuştu.
Oysa İbo’nun kasetleri 1970’lerin ortalarında yok satıyordu. İbo yükselen bir değerden çok Türkiye’nin değişen değerlerinin kentlere yansıyan temsilcisiydi.
Türkiye için antitez değil, bir sentezdi. Devlet ricalinin karşısında 1990’ların başında Kürtçe türkü söyleme imtiyazı ona tanınmıştı! Doldurduğu Kürtçe kasetler, tüm komşu ülkelerde ve Avrupa’da dinleniyordu. Güneydoğu’nun bir gerçeği PKK ise öteki de İbo idi.
PKK gözyaşını, ölümü, bölünmeyi ve acıyı temsil etti (ediyor!?)
İbo ise yaşamın, eğlencenin, beraberliğin temsilcisi oldu hep.
İbo’yu Edirne’den Hakkâri’ye, Kars’tan Muğla’ya bütün Türkiye dinliyordu. PKK ise bir uçtan ötekine tüm ülkenin endişe, öfke ve korku kaynağıydı. İbo yalnızca bir ses değil, bir tavır, bir üslup ve “yerli” bir sosyo-psikolojik gerçekti. 
Apo ve PKK ise hep “dış bağlantılar” ile haber oluyordu.

***

20 küsur yıl önceki birkaç milyon satan kasetindeki “Haydi Söyle”yi, yalnızca “Vurup kapıyı giden, vicdansızın, insafsızın kızları” için değil, “Alevi dedeleri” ve “Doğu’nun- Güneydoğu’nun şıhları, pirleri” için de söylemişti: İbo asırlık ilahilerle milyonların kalbini çarptırıyordu:
“Eyvallah pirim eyvallah, hak lailahe illallah,
Adı güzeldir güzelşah
Sen Ali’sin güzelşah, şahım eyvallah eyvallah...
Mihraçtaki Muhammet, o bizim padişahımız eyvallah!”
Ama “dünyevilik”ten de hiç geri kalmıyordu:
“Memeler başkaldırmış.
Zalim oy gelin, zalim zalim
Kavuşmuyor düğmeler..
Gökte yıldız ellidir, sevilecek güzelin gülüşünden bellidir.”

***

İbo Hz. Muhammet’in de söylemine sahip çıkıyor, Hz. Ali’nin türküsüne de. Bezginin de sesi olabiliyor, gezginin de.
İbo sentez. İbo bunu TV’de yıllarca “İbo Şov”unda yansıttı.
Sentez olduğu için Atatürk’e “sap gibi (!)” saygı duruşunda da bulunabildi, ellerini açıp “Nur içinde yatsın” diye dua da edebildi.
Şiwan Perver ne kadar sentez, çoğunluk pek bilemiyor.
Ama İbo ile birlikte Diyarbakır’da geçen Nevruz’da yüz binlerin karşısına çıkarılması görsel de olsa bir sentez oldu.
Bakalım bu Nevruz’un “sentezi” ne olacak?

Gitti PKK, Geldi Cemaat?!
Zamanın ruhuna, kimsenin Fatiha okuyacak hali yok:
“- Nevruzumuz kutlu... Eylemsizliğin 1. yıldönümü ile 48 saat sonraki seçimler hayırlara vesile olsun!”
İmralı’nın bugün vereceği mesajı beklerken asıl açıklama Tahran’dan geldi.
AKP lideri cemaate hiddetinden porselen mağazasına dalmış kızgın boğa gibi gözü hiçbir şeyi görmüyor.
Hocaefendiye laf çakma gayretinden komşu İran’ın kutsal değerlerine saldırdığının farkında bile değil:
“Bunlarda takıyye var, yalan var, iftira var. Şiayı geçmiş vaziyetteler. Şia bunların eline su dökemez!”
“Belagat şehveti” denen şey bu olmalı.
Hocaefendiyi ezip yok edeceğim derken İslamın önemli kolu olan Şiiliğe ve milyonlarca Şiaya hakaret ediyor.
Ama farkında bile değil.
Hocaefendi “deli ile deli olunmaz!’ ilkesine sımsıkı sarılmış görünüyor.
Ama komşu İran öyle değil. Ülkenin önde gelen din önderlerinden Ayetullah Şirazi sözünü esirgemeden söylüyor:
“Bir ülkenin başbakanının bir inancın mensuplarını suçlaması ve Şia hakkındaki bu sözleri utanç vericidir!”
Daha ne desin?

***

Öcalan bu Nevruz’a büyük bir moral ile giriyor. AİHM kendisi hakkında “şartlı salıverilme kararı” vermiş! İkincisi belki onun kadar önemlisi Başbakan artık PKK’yi ve onu “1 numaralı düşman” olarak görmüyor.
Devletin (iktidarın?!) hedefinde artık başka bir “örgüt” ve “lider” var.
Özetle PKK ve Apo “OUT”. Cemaat ve Gülen “IN”
Bu Nevruz’un gerçeği de bu.

Salman Rüşdi Bağış!
İstim arkadan geliyor. Türkiye tapeler, kayıtlar sayesinde (çekenden Allah razı olsun!), sabık-sakıt-sakil başmüzakereciyi daha yeni yeni tanıyor. Paracılığı iyice gözler önüne serildi. Attığı tweet’lerle zevzekliği de ortaya çıktı. Sıra İslamiyeti bile alaya alan dalgacılığının sergilenmesindeymiş. Söyleyecek sözü zaten yoktu. Tercüme edecek kimsesi de kalmadığından Kuran’a el atmış. Twitter alışkanlığını kendi deyimiyle sabahları “ayet attırarak gideriyormuş!” Birlikte ayetlerle “kafa bulduğu” kafadarı, gazeteci, “montaj” falan demeyip mertçe özür diledi. Ondan ses yok. Yatıp kalkıp ülkemizde 3. sınıf bile olsa şeriat düzeni kuramadıklarına dua etsin. İpe çekilmese bile, rüşvetten elleri, İslamiyete dil uzatmaktan ise dili gitmişti. Hem de müzakere edemeden.

Konuşkan Para
Bağış için o kadar da önyargılı olmamak gerek. Elbise torbalarıyla, çikolata kutularıyla topladığı paraları belki de AB’ye yeni “çeptırlar” açtırtmak için kullanacaktı!

Gökçek RTE’yi Sildi!
Melih Gökçek YÜZ BİNLERCE seçim broşürü dağıtıyor. Tam 48 sayfa. Liderinin bir tek yerde resmi yok. Adı da hiçbir sayfada, bir defa olsun geçmiyor. Lideri onu gözden çıkaramadı. Ama o Tayyip Bey’i çoktan çıkarmış. Belli ki onu risk olarak görüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları