Selçuk Erez

Kıyamete doğru

05 Mayıs 2016 Perşembe

Kıyamet tsunami gibi bir şeydir. Sayısız belirtiye rağmen yaklaştığını fark etmediğimiz gibi biz koptuğunu da o sırada televizyonlarda penguen ya da bukalemun belgeselleri gösterileceğinden herkesten geç fark edeceğiz.
Ancak dereleri, tepeleri lavlar kapladığında ve sular diz boyunu aştığında hükümet sözcüsü, “Henüz bize resmi bir bilgi ulaşmadı. Geldiğinde herkesle paylaşacağız” ya da “Olayı her yönüyle araştırıyoruz” diyecek, oralardan geçmekte olan Aile Bakanı da soranları, “Bir kere kopsa ne olur” yorumuyla aydınlatacaktır.
Muhalefet? Hemen Enerji, Sağlık, Çevre ve Şehircilik bakanlıklarına soru önergeleri vereceklerdir.
Kıyamete az kala pek çok alamet belirdiğinde “Şeytan kulağına kurşun” demekle yetinmiş, medreselerde çocukların cinsel tacize uğramalarını, artan kadın cinayetlerini, kardeşi kardeşe vurduran savaşların başlatılmasını, “Savaş bitsin!” diyenlerin kovuşturulmasını, daha birçok şeyi önemsememiştik.
Alışveriş merkezlerini su bastığında, sahipleri önce kaygılanacak, ancak az sonra kaygıları sevince dönecek, “Zaten pek müşteri kalmamıştı, böylece belki sigortadan zarar-ziyan parası alır, durumu kurtarırız” diye düşüneceklerdir.
Kentlere yeşil alan bırakmayan müteahhitler de yana yatan binalarını gördükçe önce, “Ne iyi, yenilerini yaparız” diye gönenecekler ama ortada alıcı kalmadığını fark ettiklerinde adamlarına “Gidin arayın; zebanileri bulun, okudukları dergilere nasıl reklam veririz öğrenin” diyeceklerdir.
Adamları o zaman soracaklardır: “Zebaniler kime benzer? Ona mı?” Müteahitler, “Hayır” diyeceklerdir, “Tam değil, onun çok kıllısı ve kuyruklusudur!”
Yandaş yayınları izlemekle yetinenler bunun hayırlı bir şey olduğunu sanacak, o sırada doğan çocuğuna “Kıyamet” adını vereceklerdir.
Bütün bunlar gerçekleşince, tankların havalarda uçtuğu, şimendiferlerin TIR’larla tokuştuğu, robotların çarpıştığı yıldız savaşlarındakinden beter sahnelere şahit olunacak ve bu durum bir süre devam edecektir.
Dünyaya zamanla yeniden sessizlik egemen olacaktır.
Kıyamet, bir zaman sonra hızını yitirdiğinde, yeryüzünü kaplayan lavlar, taşan denizlerin etkisiyle söndüğünde, dondurucu rüzgârlar diner gibi olduğunda bir enkaz yığınının ardından önce belli belirsiz, sonra yaklaştıkça güçlenen ayak sesleri ve bir şarkı duyulacaktır:
“Ciao bella, ciao bella……
Güneş doğacak/ Açacak çiçek
Loi partizano / weri min bibin
Merhaba ya ashen el vard/ Gadi youl merhaba!
Meni de apart dağlarınıza..”
Herkesin beraberce ama kendi dilinde söylediği bu şarkıyı duyan, kıyamette yitmemiş bahtlı çocuklar, “Ne oluyor” diye sorunca büyükleri yanıtlayacaklardır:
-İnsanlar akıllandılar; şimdi el ele vermişler, yalanın, talanın olmadığı, demokrasinin, insan haklarının geçerli olduğu bir dünyayı yeniden kurmaya geliyorlar. Haydi gidip onlara katılalım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları