Reis sistemi

05 Mayıs 2016 Perşembe

Bu satırlar zorunlu olarak “Reis- Çırak” görüşmesinden önce kaleme alındığından, çırağın görevine Reis tarafından son verilip verilmediği henüz belli olmuş değildi.
Ama Başbakan’ın görevinin sona ermesi halinde bile bir kriz çıkmayacağı açıktır. Çünkü Başbakan’ın değişmesi halinde bile, sistemin işleyişinde bir aksaklık olmayacağından, “kriz”den söz etmeye kalkmanın anlamı yok.
AKP Merkez Yürütme Kurulu’nun partinin il ve ilçe başkanlarını atama yetkisini AKP Genel Başkanı sıfatını henüz resmen taşımakta olan Ahmet Davutoğlu’ndan alması üzerine patlak veren gelişmeler, önceki gün Davutoğlu’nun istifa konusunun da ucunu açık bırakan, hamasi “feda” konuşmasına neden olmuş, ardından da normal olarak bugün yapılması gereken Erdoğan - Davutoğlu görüşmesi düne alınmıştı. AKP MKYK toplantısında varılan örgüt başkanlarını atama yetkisini geri alma kararının ardında ise, Davutoğlu’nun 2018’de yapılması öngörülen Büyük Kongre’yi 2017’ye çekme hazırlıklarına yönelik olarak, il ve ilçe örgütlerinde kendi görüşü doğrultusunda değişiklikler yapmaya yeltenmesi yatıyordu.
Elli kişilik MKYK 47 olumlu oyla aldığı son kararı ile AKP’de örgütler konusundaki tasarruf yetkisinin partinin yasal Genel Başkanı Davutoğlu’nda değil, anayasa gereği artık parti ile hiçbir bağı kalmamış olan, fiili genel başkanı “Reis”te olduğunu bir kez daha teyit etmiştir.
Anlaşılan herkesin malumu olan bu gerçeğin “Başbakan”a bir kez daha hatırlatılması gerekmiştir.

***

Dünkü konuşmasına bakılırsa, “Çırak”, usta ile ilişkilerindeki yerini ve onun yanındaki yetkilerini anlamış bulunmaktadır.
Bu durum da kendisinin Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevlerini bir süre daha götürebilme olasılığının önünü açmıştır.
Çünkü biliyorsunuz Davutoğlu’nun Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı makamlarından ayrılması iki yolla mümkündür:
-Kendi kararıyla istifa etmesi.
-Reis (kim olduğunu belirtmeye gerek var mı?) tarafından azledilmesi.
Birinci olasılıkta Ahmet Bey’in tek taraflı bir irade beyanı yeterlidir.
İkinci olasılık için ise Reis’in irade beyanı gerekmektedir. Gerisini, yani “formalite”leri, Tayyip Bey’in emrindeki AKP’liler yerine getireceklerdir.
Şu anda, herhangi bir anayasal veya yasal dayanağı olmayan bu fiili durum yürürlüktedir. Bütün çabalar da, bu fiili duruma anayasal bir kılıf giydirmeye yöneliktir.
Fiili durumun, konmamış olsa da çoğu çevrede telaffuz edilen adı, “Reis Sistemi”dir.
Söz konusu sistemde adından da anlaşılacağı gibi, Reis anahtar kavramdır.
Bu anahtar her kilidi açar.
Halkın oyuyla seçildiği için yürütmenin başıdır.
Yürütmenin hâkimler ve savcılar üst kurulu aracılığıyla yargıyı her açıdan denetiminde tutması dolayısıyla, yargı da Reis’in sıkı denetimi altındadır. Rejim ülkede dileyenin göğsünü gere gere “Reis’in hâkimleri var” diyebilmelerini haklı kılar.

***

Yürütmeyi denetleme yetkisi olmayan, işlevi Reis’in ihtiyaç duyduğu ama illa da uymak zorunda da olmadığı, yasaları çıkarmak olan parlamento da, çoğunluk partisinin kontrolünü tamamıyla uhdesinde bulunduran ve dolayısıyla Meclis çoğunluğunun üye adaylarını atama yetkisine sahip olan Reis’in iradesine tabiidir.
Bugün fiilen uygulanmakta olan, yeni anayasa ile hukuki kılıfa kavuşturulmak istenen Reis sistemi budur.
Bu sistem içinde Ahmet Davutoğlu’nun işgal ettiği iki makam da siyasi olmaktan çok bürokratiktir.
Sanırım Reis sisteminin özünü kavrayınca, Davutoğlu’nun durumunun ne olursa olsun, neden kriz yaratmayacağı kolaylıkla anlaşılır.
Sistem, sandık iradesi Reis lehinde oldukça aksaksız sürer. Dayanaklarının hukuki olup olmaması fark etmez.
Nitekim bugün Türkiye gül gibi geçinip gitmiyor mu?
Peki, ya bir gün sandık “Reis” demezse ne olur?
Hah, işte o zaman herkes görür el mi yaman, bey mi yaman!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları