Hikmet Çetinkaya

Pelikanın gagası...

05 Mayıs 2016 Perşembe

Kaç insanımız ölüyor; çocuğumuz, gencimiz, yaşlımız? Kaç kadınımız saldırıya uğruyor, katlediliyor?
Kilis’e kaç roket atıldı IŞİD tarafından, kaç canımızı yitirdik?
Günde kaç polisimizi, askerimizi “şehitler ölmez vatan bölünmez” diyerek sonsuzluğa uğurluyoruz?
Canlı bombalar, mayınlı tuzaklar, bomba yüklü araçlar.
Yüreğimiz dağlanırken, nasıl düşünebiliriz mutlulukları, gökyüzünün çiçeklerin üzerine yansımasını, sevda bahçelerini, Holderlin’in “yaradanın, kendi cennetinin çocuklarına ihsanları”nı...
Tarihin sayfalarına bakın, Meclis’te yaşananlara, atılan yumruklara, kavgalara...
1994 yılına geri mi dönüyoruz?
Masumiyet karinesini, casusluk ilkesi olarak önümüze sunulan suçsuzluk ilkesini nasıl çiğneyip geçiyoruz son 6-7 yıl içinde.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden haberimiz var mı bizim?
Hani Casusluk ve Fuhuş adı verilen, paralel yapı - gerçek yapı, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy...
Yahu birlikte yürümüşlerdi yağmurun altında, baştacı edilmişti özel yetkili savcı Zekeriya Öz...
Paralel, pergel!
Dönemin başbakanı ne demişti:
“Ben bu davaların savcısıyım!”
Savcı alıp başını giderken, dershaneler falan gündeme oturdu, suçlu bulundu, FETÖ terör örgütü iddiası bizim havuz ördeklerinin yüzünü güldürdü.
O ördekler yine 6-7 yıl önce “paralel yapı”yla kol kolaydı, iktidarın desteğiyle hepsi birden esip gürlüyordu.

***

Cumhuriyet, habercilik yapıyordu ama yafta yapıştırılmıştı:
“Darbeci Cumhuriyet!”
Üç kez bombalanmıştı gazetemiz...
Öyle pek umursanmadı.
Beyefendi yurtdışı gezisinden dönerken, bizim gazetenin bombalanması sorulunca yanıtı şu olmuştu:
“Bizim partinin İstanbul il binası da bombalandı!”
Unutmuştunuz değil mi?
Kimi olaylar çok çabuk unutulur, kimileri unutulmasa bile unutulmuş gibi davranılır.
Askeri vesayet ortadan kalktı mı iktidar partisi temel hak ve özgürlükleri hayata geçirecekti. 2010 halkoylamasında “yetmez ama evet” diyenlere karşı Cumhuriyet yine uyarmıştı:
“Bu oyuna gelmeyin!”
Ellerinde “darbe silahı” olanlar yine bize saldırdı:
“Darbe heveslileri... ”
Kitle partisi olan AKP bu süreçten sonra oylarını arttırdı, CHP yerinde saydı, MHP “az olsun, temiz olsun” siyasetini sürdürdü.
Gezi eylemleri patlayınca, birileri ürktü ama Türkiye’de yer yerinden oynadı.
Şimdi kendi kendime düşünüyorum:
“Gezi Direnişi neden sağlıklı sol bir parti yaratamadı?”
Solcular, sosyalistler, yurtseverler, komünistler birbirlerini yedikleri için!
Bir zaman tünelinden geçtiğimin farkındayım...
CHP, tabanının sesini dinlemiyor, sol bir parti olmaktan korktuğu için bir türlü oy oranını 30’a bile çıkaramıyor.
Beklenti AKP’nin karışması falan...
Şimdilik Pelikan dosyasıyla ilgilenip Erdoğan-Davutoğlu çekişmesine umut bağladık, avunup gidiyoruz işte.
Ben öyle umut bağlayanlardan değilim. AKP tabanı Davutoğlu’na değil Erdoğan’a gönül vermiş.
Sokağa çıkın, insanlarla konuşun, Anadolu’yu gezin göreceksiniz.

***

3-4 yıl içinde AKP çok değişti...
2002 seçimlerinde tek başına iktidar olan AKP, kurulu düzene karşı çıkıyordu. Bugün ise kendi kurulu düzeninin her koşulda sürmesini istiyor...
En büyük dostları kim
Türkiye’nin Suudi Arabistan, Katar...
Suriye’de cuma namazı kılacaklardı hani!
Casusluktan nerelere geldim...
Paralel, pergel, havuz, FETÖ, casus...
Askeri Casusluk Davası’ndan yargılananlar aklandı...
Darbe korkusu bitti, AKP kendi düzenini kurdu.
O düzen bugün sarsılıyor mu, “Pelikan Dosyası” devletin zirvesini sarsıyor mu, Davutoğlu istifa edecek mi?
Fotoğraf ilginç...
Şimdi sıra HDP milletvekillerinde...
Allah’ın izniyle onu da çözecekler...
Sakın ha temel hak ve özgürlüklerden, düşünceyi ifade özgürlüğünden falan söz etmeyin.
Evrensel hukuk falan derseniz yaftayı asarlar boynunuza:
“Terörist, casus!”
Peki pelikan, insanı nasıl gagalar, ben bunu merak ediyorum! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları