Hikmet Çetinkaya

Annem, benim annelerim...

08 Mayıs 2016 Pazar

Şafağın sökmesine yakın saatler...
Uykum kaçtı bir türlü uyuyamıyorum...
Bir ara odamın penceresini açtım, gökyüzüne baktım...
Yeni doğan bir ışıltıya asılmış gözbebeğini gördüm. Işığın ve gölgem arasında hiçbir fark kalmadığını anladım o an.
Varlığın en derin parçalarında, hayata dair tarifsiz acıları, umutları sararmış bir kareli deftere yazdığım yıllara doğru yolculuğa çıktım.
Adliye önünde Can Dündar’a yapılan silahlı saldırıyı, Dilek Dündar’ın gözü pek davranışını, tetikçinin yakasına nasıl yapıştığını bir kez daha anımsadım.
Gazeteye geldiklerinde sarıldım o güzel kadının, Can’ın karısı, Ege’nin annesi Dilek’in boynuna.
Can yazısında anlattı, kahramanlık madalyasını(!) karısı Dilek’e verdi...
Ben gün ağarmadan önce bilgisayarımın başına geçmiş, hayatın derin sularında kürek çekmeye başlamıştım.
Aslı Gül ve Erdem Gül, sevginin tomurcuklanması gibi sessizliğin soluğunu üflüyorlardı o gece beşinci katta.
Yeni doğan bir ışıltıya açılmış gözbebekleri, yarının ötesinde kalan bir başlangıçın resmini çiziyorlardı özgürlük için...
Deltaların aralıklı vuruşları, Can ve Erdem için suç yaratıldığını anlatmalıydı.
Örgüt, casusluk arayanlar gerçek habere 5 yıl 10 ay ceza vermişti...
Akın Atalay’ın söylediği gibi Türkiye’de aklımızla alay eden bir hukuk sistemi artık hayatımızın içindeydi.
Temel hak ve özgürlükler, halkın bilgi edinmesi, gazetecilik tarihin çöplüğüne atılıyordu gözlerimizin önünde...
Adı “Adalet Sarayı”ydı diyordu Akın Atalay ve ekliyordu bu yaşananlar karşısında:
“Buranın kapısında Adalet Sarayı” yazıyor ama burası mahkeme binası. Mahkemeler de saray mahkemelerine dönüştürülüyor...

***

Bugün Anneler Günü...
18 yıl önce yazdığım bir yazı, gün ışımaya başladığında masamın üzerinde duruyordu...
Acıları, hüzünleri, gözaltıları, işkenceleri, hapislik günlerini anlatmışım...
Bugün yine sevda çiçekleri topluyorum anneler için...

Eski fotoğraflar, yiten anılar, sakladığımız düşler. 
Gün ışımaya başladı ben düşünürken... 
Güney rüzgârlarıyla Çukurova’ya iniyorum. Fırat, Dicle’nin kıyısında soluk alıp veriyorum... Dersim’de, Hakkâri’de hayata merhaba deyip İzmir’de imbatla uyanıyorum. 
Merhaba umut yüklü anneler... 
Türk, Kürt, ArapLaz, Çerkez, Süryani, Ermeni... Dini, dili, ırkı, mezhebi, inancı, rengi ne olursa olsun...
Annelerim benim... 
Tüm çiçekleri sizin için topladım...
Dilek, Aslı ve tüm anneler... 
Cumartesi Anneleri... 
Faili meçhul cinayetlerde canlarını verenler, işkencelerden geçenler, kayıp çocuklarını arayanlar... 
Sınır boylarındaki tüm Mehmetlerin; güvenlik güçlerinin anneleri... 
Karanlık ayazında, sabahın köründe ölüm ve şehit haberleri almayalım... 
Haydi gelin barışın, kardeşliğin türküsünü söyleyelim, çıkar peşinde koşanları alkışlamayalım. Ötekileştirmeye, toplumu bölüp parçalamak isteyenlere karşı çıkalım, din bezirgânlarına ödün vermeyelim...

***

Mayıs aşktır, sevdadır, sevgidir... 
Can ve Erdem’e yıl, Ceyda ve bana yıl... 
Korkmayız, kalemimizi satmayız, havuz ördeği olmayız... 
Veremeyeceğimiz bir hesap yok bizim! 
Ağlama sen anne, annelerim... 
Haydi gülümse, gülümseyin... 
Tüm ülkede bir barış, kardeşlik, sevgi. Silahlar sussun. Şehit cenazeleri gelmesin, mayınlı tuzaklar kurulmasın. Terör bitsin, hendekler kapatılsın, Tahir Elçi’ler öldürülmesin... 
Gözlerinizin rengi maviyle buluşsun, acılar yaşanmasın, siyaset bezirgânlarına fırsat verilmesin... 
Mayıs aşktır, mayıs sevda benim için...
Şafak söktü, gün ışıdı... 
Merhaba Dilek Dündar, merhaba Aslı Gül... 
Anneler merhaba! 
Kiminiz sınır boylarında görev yaparken yitirdiniz çocuklarınızı, kiminiz derin vadilerde... 
Kimileri şehit, kimileri etkisiz halde...
Yeter artık, yeter... 
Annem benim, annelerim...

***

92 yaşındayız. Pek çok arkadaşımızı yitirdik bu süreçte. Korkmuyoruz, yılmıyoruz... 
Laik demokratik Cumhuriyeti, evrensel hukuku, temel hak ve özgürlükleri savunmayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz... 
Yolumuz aydınlanmanın ışığında devam edecek... 
Selam olsun tüm Atatürkçülere, yurtseverlere, sosyalistlere, solculara, emekçilere, aydınlara, gençlere... 
Bu ülkeyi sevenlere!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları