Özgür Mumcu

Anahtar kelimeler

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Herhalde artık işin nasıl yürüdüğünü ezberledik. Önce işlerin iyiye gitmediğine ilişkin fısıltılar duyuluyor. Sonra tarafların yazarları üstü kapalı imalarla gerginlikten bahsediyor. Arabulucular devreye girip birlik ve beraberlik mesajları veriyor. Nihayet birileri “fitne çıkarmayın” diyor. Şifre sanki fitnede saklı. Ne zamanki fitneden yakınılıp her şeyin yolunda olduğu savunuluyor, ayrılık ya da tasfiyenin bunu takip etmesi çok vakit almıyor.
Siyasette değişen ittifaklar ya da tasfiyeler olağan. Zaman zaman her siyasi harekette gözlemlenebilecek bir vaziyet. Ancak bunun sistematikleşmesi, yönetimin otoriterliğinin de bir işareti.
Tarihteki otoriter rejimlere bakıldığında, tepelere tırmanıp sonradan tasfiye edilen devletlülerin bir geçit töreni ile karşılaşılır. İş, tarih kitaplarından silmeye hatta fotoğraflardan çıkarılmaya kadar gider.
Erdoğan, gerektiğinde yollarını ayırmaktan ya da müttefiklerini tasfiye etmekten çekinmeyen biri. Bu yola her başvurduğunda daha da güçlenerek çıktığı da bir gerçek.
Milli Görüş’ten hem de 28 Şubat sonrası palamarı çözmek, Erbakan’a karşı isyan bayrağı açmak kolay iş değildi. Kâğıt üzerinde fena halde riskliydi. Gelgelelim, Erdoğan’a iktidar yolunu açan da bu oldu.
Cemaatle yol arkadaşlığını bırakmak da kolay bir karar olmasa gerek. Hele cemaat, emniyet ve yargıda bir taşeron gibi hareket edip ortaklık bozulmadan evvel AKP’nin devlet içindeki engellerini ortadan kaldırmaya bu denli yardım etmişken.
Doğrudur, 17-25 Aralık ile bir sarsıntı geçirildi. Ancak cemaat ile boşanmak bırakalım oy kaybını, AKP’nin oyunu artırmasıyla sonuçlandı.
AKP’ye destek veren liberallerin oy olarak bir değeri yoktu. Fakat üniversitelerdeki ve bir zamanlar medyadaki güçleri azımsanacak gibi değildi. Zamanı gelince “gelecek 10 yıl, paydaşlarımızın arzuladığı gibi olmayacak” dendi ve liberaller yüzüstü bırakıldı. Bu hamleden sonra AKP’nin oyunun azaldığı söylenemez.
Öngörüldüğü üzere Davutoğlu ve ekibi ile de işler yürümedi. Özal ile Akbulut ilişkisini hatırlayanlar için Davutoğlu’nun atandığı ilk günden beri bu beklenmedik bir şey değildi.
Erdoğan bu yeni hamlesinden sonra yoluna güçlenerek devam edebilir mi? Yani her ayrılıktan sonra yaptığı gibi tabanını yeni ittifaklarla güçlendirebilir mi?
MHP’nin içine girdiği varoluş krizi ve Bahçeli’nin “hukuki destek” açıklamaları Erdoğan’ın bu defa da bir tasfiyeden güçlenerek çıkabilme ihtimalinin altını çiziyor.
Davutoğlu’nun gönderilmesinden sonraki kulis haberlerine göre Erdoğan, “Başkomutanlık görevini ben taşıyorum, ama anayasaya göre, Genelkurmay Başkanı aynı zamanda hükümete bağlı. Ben devletin başıyım, MİT hükümete bağlı” demiş.
Her tasfiye, yeni bir ittifak gerektirir. Genelkurmay, MİT ve MHP ise bu yeni ittifakla ilgili anahtar kelimeler. Bu sebeple, gerçekten “düşük profilli” ve bu anahtar kelimeleri çağrıştıracak bir başbakan sürpriz olmamalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları