Aydın Engin

Yerli ve milli cehalet

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Meğer yeni bir anayasanın da, başkanlık rejiminin de önündeki engel Davutoğlu imiş, AKP medyasının bütün kanatlarını okursanız görürsünüz; kimi Davutoğlu’nu överken, kimi yerden yere vururken bu noktada birleşiyorlar: Engel Davutoğlu idi!..
Kanımca abartıyorlar, Davutoğlu’nda olmayan bir siyasal güç ve ağırlık vehmediyorlar. Davutoğlu’nun suçu olsa olsa acele etmemek, ağırdan almak. “Yeni anayasayı demlenmeye bıraktık” dediğinde de, 1 Kasım seçim kampanyasında başkanlık sisteminin sözünü etmediğinde de Beştepe sarayındaki Zat’tan çentik yedi.
Adamcağız çentik yedi, çünkü o Zat’ın acelesi var.
Daha bu yılın başında, 26 Ocak’ta şöyle konuştu:
“... Yeni anayasa çalışmalarına emeği geçen ve geçecek olan herkese şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Çünkü bu mesele millidir, bu mesele yerlidir, milli olan her meselede, yerli olan her meselede Cumhurbaşkanı olarak ben de varım, bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hâkim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz...”
Vay be!.. İthal ürün anayasa?
Adam çok iddialı. Annem böylelerine, “Cahil cesareti kuşanmış” derdi.
Çok beğendiği ecdadının, Osmanlının anayasası için söylüyorsa haklıdır. 1876 Anayasası (Kanun-i esasi) dönemin Fransız ve Belçika anayasalarının çevrilip paçal edilmesiyle ortaya çıkmış bir “meşruti krallık anayasası”ydı. Bu haliyle elbette milli de değildi, yerli de değildi.
Uzak ecdada meraklı, yakın ecdada uzak duran Zat, Ocak 1921’de Büyük Millet Meclisi’nin kabul ettiği anayasa için ne der acaba? Onu da mı “ithal ürün” olarak nitelemekte?
Bu mümkün. 1921 Anayasası özgürlükçü, halkçı nitelikleri milliyetçi (=ulusalcı) vurgulardan bilinçle uzak duran çizgisiyle öne çıkan bir anayasadır ve gerek Beştepe’deki Zat ve partisinin tepesindekilerce, gerekse son dönemde sarmaş dolaş oldukları ulusalcı-milliyetçilerce beğenilmesi, benimsenmesi beklenemez.
Buna karşılık 1924 Anayasası tam da Tayyip Erdoğan’ın savunduğu milliyetçi çizginin anayasasıdır. Türk-ulus devletinin kuruluşunu ilan eden bu anayasayı da Erdoğan milli ve yerli bulmuyorsa acep kusur milliyetçiliğin yanı sıra laikliğe de esaslı bir vurgu yapması mıdır?
Bence mümkün.
Eh 1961 ve 1982 anayasalarını benimsememekte adam haklı. Her ikisi de asker elinden çıkmış anayasalar. 1961 getirdiği bir dizi özgürlük ile demokrat bir anayasaya çok yaklaşır. Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumlara yer vermesiyle de demokrasiden epey uzaklaşır. Ne olursa olsun Erdoğan’ın beğenip benimseyeceği bir anayasa değildir.
1982 Anayasası’na gelince... 12 Eylül faşizminin bu has evladı aslında Erdoğan’ın pek çok açıdan işini kolaylaştıracak bir anayasa. Kusuru laikliğe açık seçik vurgu yapması. Bu da az buz kusur değil.
Oysa bir anayasanın yerli ve milli olması için laikliği reddetmesi, devletin başına sultan ya da kral yetkileri ile donanmış birini getirmesi ve şeriat nizamından güçlü izler taşıması gerekir.
Annem bilge kadındı. Haklıymış, “cahil cesareti kuşanmak” derken yerden göğe haklıymış...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları