Hikmet Çetinkaya

Hayat mücadeledir...

15 Mayıs 2016 Pazar

Zamanın hızlılığı, bunca ölümler, acılar, insanın ruhunu kemirirken görmezden gelemezsiniz...
Yaşadığımız hayat, masalımsı bir dünya yaratmaz insanlara...
Düşünceler ormanında hayatın varlığı ve yokluğu karşımıza çıkar...
Düşlerimiz renklerin çoğaldığı saatlerde bizi alıp götürür başka kentlere, umutlarımız yeşerir o anda...
Yok olan ne, var olan ne, onu bir türlü anlayamazsınız.
Bir bilinmezliğin içinde geçen yıllar, yaşadığın tarih ve kültür hamuru olan topraklar, soygun düzeni, intikam, din sömürüsü...
Oysa gök mavi, yaz soluk alıp vermeye başlamış bile...
Gündoğumlarında zamanı yakalamak istediğim yıllar çok gerilerde kalmış, sokaklar adımlarımı unutmuş, eski dostlar çekip gitmiş.
Demokrasi özgürlük...
İnsan hakları...
Kaç şehidimiz var bugün, kaç terörist etkisiz hale getirildi?
Soygun ve vurgun düzeni sürüp giderken yoksulların çocukları savaşıyor dağlarda...
Her yerde paranın gücü egemen olduğu için dağları, ovaları satanların keyifleri yerinde.
Kimin umurunda Soma’da iki yıl önce toprağın yüzlerce metre derinliğinde can verenler?...
Oluk oluk kan akan bir ülke olduk, ölümlerle çoğalacağımızı sandık...
Hani bir zamanlar şöyle diyordu unuttuk mu:
“Analar ağlamasın!”
Analar, babalar, çocuklar, kadınlar...
Cumartesi Anneleri, sevgililer, yavuklular...
10 ay içinde 5 bin insan öldü.
Ateş düştüğü yakmıyor artık. Ateş bacayı sardı her yeri yakıyor cayır cayır.
İçimiz kan ağlıyor...
Tüm bunlar olurken soygun düzeni sürüyor, çevre kirliliği artıyor, rant zirve yapıyor, egemenler hepimizi silindir gibi ezip geçiyor.
Hayat onlara güzel!

***

Güzel olan salt hayat değil onlar için...
Para güzel, sömürü düzeninin sürmesi güzel.
Şimdiden önce şimdiden sonra, bir varmış bir yokmuş diye anlatılanlar, çocuksu pembe düşler.
Barış, çözüm falan deniyordu, kardeşlikten söz ediliyordu hani!
Onları bir kıyıya bıraktık, kardeşlik cennetini cehenneme çevirdik, hendekler açıp mahalleleri ele geçirdik.
Bunu yapan kim?
Adı üstünde terör örgütü PKK...
Bir de IŞİD var, Kilis var...
Kilis kimsenin umrunda falan değil. Sanki orada kimse yaşamıyor...
Birlik, kardeşlik, demokrasi, hak, hukuk, kardeşlik.
Kaç ölümüz var 25 yıl içinde?
30 bin mi 40 bin mi?
Şehitler ölmez, vatan bölünmez mi?
Bayraklara sarılmış şehit tabutları, yoksullar, acı, hüzün, gözyaşı...
Şehit adlarının verildiği sokaklar, okullar, alanlar, yapılan törenler...
O asit kuyularını, faili meçhulleri çoktan unuttuk.
Gözaltılarını yok saydık!
Berfo Ana’nın adını yok saydık, Mehmetleri sıraladığımızda “Cansız kahramanlar” diye nutuk attık.
Şiddeti, nefreti tanıttılar beş yaşındaki çocuklara.
Anaları ağlattılar, analarımızı...
15 yaşındaki Berkin Elvan’ı öldürdüler, sonra “O çocuk teröristti” diye yaftaladılar.
Türkler Kürtlere, Kürtler Türklere kuşkuyla baktı, kardeşliği unutup kadim tarihimizin kanlı sayfalarında hayatı aramaya çalıştı...
HDPTürkiye’nin partisi olacakken 35 bin teröristin partisi mi oldu?
O kazılan hendekler, Kürt halkına “direniş, özgürlük” diye yutturuldu; Türk halkına “önemli değil gözünüzde fazla büyütmeyin” denildi.
Demokrasinin D’si , İnsan Hakları’nın İ’si dillere dolandı...
Bir zamanlar 40 bin ölümüzü unutturup “barış” diyenler bugün bize “savaş” derken neden suskunuz?

***

Bir bilinmezliğin içinde dolaşırken, gündoğumlarını bekliyorum...
Kirlenen ırmaklar, denizler, göller...
İnsanın insana duyarlığı. Sevgi bağı, birliktelik. Hayata açılan patikalarda yürümek. İnsanca yaşamak...
Hakkın, hukukun, temel hak ve özgürlüklerin bir gücün elinde toplanması....
Unutmayın: Hayat mücadeledir...
Eğer mücadeleyi bırakırsak, aşklarımız, sevdalarımız ve umutlarımız akan kanın dalgalarında yitip gider...
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları