Aslı Aydıntaşbaş

Başbakan önemli mi?

15 Mayıs 2016 Pazar

Günlerdir bana yeni Başbakan’ın kim olacağını soran dostlara aynı cevabı veriyorum: “Sizce bir önemi var mı?”
Gardırobunda ekose bir ceket bulunan, düşük profilli, anayasadan çok liderini seven biri olacak kuşkusuz. Ha, tabii bir de bıyıklı olacak.
Ama artık ne ismiyle, ne cismiyle demokrasiyle bağları kalmayan bu sistemin başına ya da muavin koltuğuna, kimin geleceğinin çok önemi var mı? Bence yok.
Ama şunun önemi var: İktidar partisinin içinde tuhaf bir sessizlik var. Şaşkınlık var. Kurucular küskün; aksaçlılar mahzun; Konyalılar boykotta. Evet, belki şu an için kimsenin başını kaldırıp konuşma cesareti yok; ama özel sohbetlerde boyunlarını büküp anlatmaya başlıyorlar. (Bunu not edin bir yere, 2 yıl sonra konuşalım.)
Olan biten; yani yüzde 50 oy alan ve 20 aydır iyi-kötü “yürütmenin başı” konumundaki birinin apar topar azledilmesi, yenir yutulur bir olay değil. “İslamcıyız” diye yola çıkıp sonra safi Pelikan ve troliçeler tarafından savunulmaya mahkûm bir lider kültüne dönüşmek de kolay açıklanabilir bir savruluş değil. 1960’lardan beri hedefimiz Avrupa Birliği ise, tam vizelerin kaldırılması ve müzakerelerin hızlanması için el sıkışmışken bir anda masayı devirmek de normal bir hal değil.
Türkiye, ara rejim dönemlerine benzeyen olağanüstü bir dönemden geçiyor. Kasım ayından bu yana ülkedeki işleyiş peyderpey değişti. Kurumlar da parlamento da gerçek anlamda işlemiyor. Geçenlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, aralarında benim de bulunduğum bir grup yazarla sohbetinde, “Darbe dönemlerine benzer bir süreçten geçiyoruz” dedi. Yanlış bir tespit değil.
Haliyle bu olağanüstü dönemde, normal bir ülkede yaşıyor gibi analiz yapmanın, mantık yürütmenin pek bir faydası yok.
İlla bir isim ver derseniz, sadece tahmin yürütebilirim. (Zaten de şu anda tek seçici konumundaki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dışında kimin başbakan olacağını bilen yok.)
Tahminim, Binali Yıldırım. Ankara’da da ibre ondan yana. Erdoğan’ın sadakatinden şüphe duymadığı, sırdaş gördüğü bir isim. Hem de ekonomiyi, iktidar partisinin seçmenle iletişiminde büyük önemi olan yol, köprü, havaalanı gibi “mega projeleri” götürebilecek birisim. Üstelik ekose ceketi de var.
Ama dedim ya; bu sadece bir tahmin. Son günlerde İsmet Yılmaz’ın adını da duyuyoruz. Ama bana partideki burukluğu İsmet Yılmaz ya da Berat Albayrak toparlayamaz gibi geliyor.
Yavaş yavaş dillendirilen bir başka teori de, “MHP’yle koalisyon” olacağı yönünde. Güya deniyor ki, Erdoğan’ın haziran seçimlerinden bu yana fiili bir koalisyon kurduğu “güvenlik bürokrasisi” bundan sonraki aşamada AKP-MHP koalisyonu istiyor. Falan filan.
Uçuk bir teori ama neden olmasın? Pat diye uyduruk bir internet yazısıyla Başbakan’ın görevi bıraktığı ülkede, bu da olabilir. MHP’nin zaten muhalefetlik hali kalmamış. Meral Akşener ve yol arkadaşlarını partiye sokmamak için vermeyeceği taviz yok. Koalisyona da girer, 3 maddelik bir anayasa değişikliğine el kaldırarak “partili cumhurbaşkanı” kisvesi altında başkanlık sistemine de evet diyebilir.
Dedim ya, olağanüstü dönemdeyiz. Her şey olabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaklaşan facia 6 Eylül 2018
Bu mu devlet aklı? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları