Medya Doğrudan Demokrasinin Aracıdır

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Medyaya baskı azalmıyor, artıyor. Anlaşılan gizlenmek istenen sırlar ya da yaygınlaştırılmak istenen ideoloji, basının baskı altında tutulmasını gerektiriyor. Ama bu çıkmaz bir yoldur. Sonuçta medyaya yönelen baskıyla topluma yönelen baskının bir ve aynı şey olduğu gözlerden gizlenemez hale gelecektir.
Gazeteleri satın aldılar, TV kanallarını denetliyorlar, geride birkaç gazete ile birkaç TV kanalı kaldı. Ama yine de gerçeklerin duyulmasını, duyurulmasını önleyemeyecekler. Çünkü geride kalanların etki gücü uğradıkları baskıyla birlikte katlanarak büyüyor. Tümünü kapatsalar, tümüne el koysalar bile koyulaşan karanlığın içinde gerçekler halka ulaşmanın yollarını bulacak, herkese ulaşacaktır. Ağır cezalarla, baskı ve tehditle gazeteciyi susturmak kolay bir iş değildir. İşte susmuyorlar; Doğu’da olup biteni Batı’dan, Batı’da olanları Doğu’dan saklamak mümkün olmuyor. Can’ı, Erdem’i, Çetinkaya’yı, Karan’ı susturabildiler mi? Bir haber ajansının, Dicle Haber Ajansı’nın 13 muhabiri tutuklandı, şimdi artık biz oralarda olup bitenleri öğrenemeyecek miyiz? Hiç kimsenin kuşkusu olmasın halk, haber alma hakkını her koşulda kullanacak, ona sahip çıkacaktır. Halkın haber alma hakkının engellenmesi, gazetecinin görevini yapmasının önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, ilerlemenin kazanımlarıyla, kökten karşı oldukları modernitenin, aydınlanmanın birikimleriyle baş edemeyeceklerdir. Bu, yalnızca karşı koyamayacakları teknolojik gelişmeyle değil, daha çok tarihin geri döndürülemez akışıyla ilgilidir. Çağı geçmiş düşüncenin şansı yoktur. Sermaye düzeni istediği kadar destek çıksın, istediği kadar bu dönemde artan kârlarının hesabını yapsın, boşunadır.
Çağdaş dünyanın uzun mücadelelerle kazandığı, medyanın da varlığı ile kökten bağlı olduğu, gereksinim duyduğu laiklik ortadan kaldırılamayacaktır. Halk laikliğin özünü oluşturduğu demokrasiyi, sermayenin iznine tabi, temel hak ve hürriyetleri yasaklayan, zülfiyare dokununca sınırlandıran, lider tahakkümüne dayalı, demokrasiyle en ufak bir ilişkisi olmayan temsili demokrasiyi değil gerçek demokrasiyi istiyor. Basın özgürlüğü işte tüm bu istekleri, talepleri dile getirme özgürlüğüdür. Onun dile getirdikleri temsili demokrasinin sınırlarını aşıyor; gerçek demokrasi hiç de sandıkları, istedikleri gibi değildir, doğrudandır. Medyada halk doğrudan konuşur, dileklerini doğrudan dile getirir, orada gerçekler dolaylı değil doğrudan anlatılabilir ve onlar da zaten bundan korkuyorlar.
Çağımızda doğrudan demokrasinin ne kadar önlemeye çalışsalar, çabalasalar da önlenemez araçları var. Bunlardan birincisi yasaklara sığmayan, insanların, farklı görüş ve düşünceleri ifade edebilmek için toplanması, gösteri yapması, dileklerini, eleştirilerini dile getirmesidir. İkincisi medyanın halk kesimlerinin isteklerini aktarabilmesi, onlardan gizlenen gerçekleri ortaya çıkarmasıdır. Temsili demokrasinin çalıştıramadığı kurumlarının çalışması bile bu doğrudan demokrasi araçlarının işlemesine bağlıdır.
Medya sonsuza kadar susturulamaz. Susturulduğu sanıldığı zamanlarda bile kardelenler gibi boy verdiğini, taşı delen çiçekler gibi açtığı görülür, görülüyor ve hep görülecektir.

Müslüman kökenli de ne?
Cumhuriyet gazetesinde neredeyse her sayfa için yayımcı (editör) ve tasarımcı! çalıştırılıyor olmasına rağmen çok yanlış ve bozuk Türkçe ile yazılmış haber çıkmaktadır. Cumhuriyet gazetesinin bu hale düşmesine 40 yıllık okuru olmaktan üzüntü duyuyorum. Lütfen gazeteye Türkçeyi gerçekten bilen düzeltmen alınız. Müslümanlık köken değildir. O nedenle “Londra’nın ‘Müslüman kökenli’ ilk belediye başkanı” cümlesi hatalıdır. Bu haberi yazan her kimse ve sayfaya koyan sayfa editörü aynı sayfada yer alan Sn. Tayfun Atay’ın yazısını okumamışlar. Eğer okusalardı doğruyu belki!! görebilirlerdi. Saygılarımla. Şenel Başar

Tekrar etmeyin bedava reklam yapmayın
Başta Emlak olmak üzere, Turizm ve Otomotiv sayfalarınızla ilgili birkaç şikâyetim var. Bu sayfaları yapan kişileri bir iki kere gazeteden aramama rağmen ulaşamadım. Çünkü sayfaları dışarıdan yapıyorlarmış ve gazeteye haftada 1 gün geliyorlarmış. Hadi bu sayfalar dışarıdan yapılıyor. Bari bu kişileri uyarın da önce sayfa yaptıkları gazeteyi dikkatlice okusunlar. Hafta içi yayımlanmış bir haberi aradan 2 gün geçince tekrar yazmasınlar. Öncelikle Emlak sayfanızdan hatırladığım iki örneği vereceğim. Hafta içi Ekonomi sayfalarınızda yazdığınız Global Menkul Değerler ile Katar Merkezli bir şirketin kurduğu İslami kurallara uygun Gayrimenkul Fonu; ikincisi, AYD’nin AVM’lerle ilgili şubat ayı endeksi. Turizm sayfanızda da Dalaman Hilton Oteli ile ilgili haber yine 2-3 gün önce Ekonomi sayfanızdan sonra Turizm sayfanızda çıkıyor.
İkinci şikâyetim yine Emlak sayfanızla ilgili. Birkaç ay önce siz de köşenizde yazmıştınız. Bilal Erdoğan’ın ortak olduğu Ortadoğu İnşaat’ın parlatılan haberi. Yine bir benzeri, sayfa manşetinde yer alan kocaman bir Babacan İnşaat haberi. Bu şirketlerden Cumhuriyet ne bekliyor anlamış değilim. Her hafta 1 sayfa yer verdiğiniz bu inşaat şirketlerinin tek bir ilanını Cumhuriyet’te görmüyorum. Peki niye? Bu haberler kime hizmet ediyor?
Son konu Otomotiv sayfanızda her hafta arkadaşınızın eş dost, çoluk çocuğuyla ballandıra ballandıra anlattığı sürüş testleri. Gerçekten çok bilgileniyoruz! Biz araba alırken parasına bakarız, her hafta 1 araba alıp test edemeyiz. Saygılar. Fatih Yıldız

Uzun yazmayın kimse okumaz
Yaş 72. Yüksekokul genci olduğum yıllardan beri bir Cumhuriyet okuruyum.
Gazetemin bugün geldiği nokta hak, hukuk ve ülkem adına gurur verici.
Ama?.. Sitem edeceğim bir nokta var: Tümceleriniz çok uzun… Köşe yazılarında ve haber yazılarında…Tümce başına ortalama 25 sözcük düşüyor. Örneğin bir paragraf tutan tümcelerle yazan yazarlarımız var. Konuk bir profesörün iki ya da üç gün önceki köşe yazısında 37 sözcük vardı. Rekor sizde… Bugünkü köşe yazınızda 47 sözcüklü tümceniz var. Bir tanesinde 41, kalanları da çoğu otuza yakın. Halkımız bu denli uzun tümce kurmaz. Davanız, halkın yararını kollamak ve gözetmek. Bunda hiç kuşkum yok. Ama bu yetmez… Kısa tümceler kullanmanızı salık veririm. Halkın da okumasını, halkın da anlamasını ve satış sayısını yükseltmek istiyorsanız, bu gerekli.
Saygılarımla. Ali Alp Metin
Okur Temsilcisi’nin notu: Çok haklısınız. Uzun ve uzun cümlelerle yazmanın görece kolay, kısa yazmanın zor olduğu hep söylenmiştir. Küçük bir özrümüz var; ne kadar uzun olursa olsun bir köşe yazısı sayfa boyunu aşamaz. Dar alanda çok şey söyleme derdine kapılıyoruz. Kimi zaman aynı cümleye birkaç fikri, tezi yerleştirmek gibi bir kaygı cümleleri uzatıyor. Sonuçta siz haklısınız.

Hayat TV’ye de yer verin
Cumhuriyet gazetesini 20-30 yıldır severek okuyan biriyim. Nitelikli bulduğum Hayat TV kanalını izliyorum. Ne tuhaftır ki Cumhuriyet’in televizyon sayfasında Hayat TV yok. Nedenini merak ediyor, anlamak istiyorum. Selam ve sevgiler... Mustafa Altıokka  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları