İslamcı Derin Devlete Doğru...

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Türkiyenin dünya çapında bir ilgi odağına dö-nüştüğü kesin!.. Anayasa Mahkemesinin kararı öncesinde ve sonrasında çarpıcı biçimde bu olgu görüldü ve yaşandı.

Anayasa Mahkemesi önce gerekçeli bir teşhis koydu, AKPnin laiklik karşıtı eylemlerin odağına dö-nüştüğünü saptadı, sonra bu yolda ciddi bir uyarıyı gündeme getirdi.

Ne var ki karardan sonra oluşan yorumlar ve tepkiler Türkiyedeki coğrafi, ideolojik ve siyasal kavganın yatışacağına ilişkin umutlar vermiyor.

*

Geçmişte de Türkiye Cumhuriyeti çok çalkantılı ve bunalımlı günler yaşadı. Ancak o günlerle bu günler arasında derin farklar bulunmaktadır.

Geçmişte Doğu-Batı bloklarına dayanan dünya dengelerinde Türkiye Sovyetlere karşı savaşta İleri Karakol niteliğinde görülüyor, bu işleriyle anti komünist siyasetin devlet yapısında ağırlık kazanması güvence için doğal sayılıyordu.

Doğu-Batı ikilemi çözülüp de dünya yeni bir sürece girince soru işaretleri gündeme girmeye başladı.

Bir Amerikan askeri dergisinde yayımlanan Türkiye haritasında Anadolunun parçalanmış hali, can sıkıcı değişikliğin işaretlerindendir.

Bugün ise Ortadoğudaki göstergeler, istekler ve eylemler Türkiye hesabına iyimserliğe yer bırakmıyor.

*

Çok yinelenen bir tasarıma göre Batı, Türkiyeye ne olduğu belirsiz bir İslam demokrasisini yakıştırmaktadır.

Avrupa Birliğinde ülkemize dönük özel ortaklık statüsü, ABDnin Büyük Ortadoğu Projesine denk düşmektedir. Güneydoğu Anadoluda Kuzey Irakla birlikte düşünülen aşiret altyapısına dayalı federatif eğilimlerin son günlerde yine ısıtılması, tablonun öteki ucunda rağbet görmektedir. Böylece oldukça geniş bir coğrafyayı kapsayan olumsuz dış dinamiklerin hızlandığı bir sürece girmiş bulunuyoruz.

*

Tam bu sürecin hızlandığı zamanlama içinde ortaya çıkan ya da çıkarılan Ergenekon soruşturmasının boyutları ve amaçları ise dikkate değer...

Ergenekon bir yıl önce dinci kesimde ortaya atıldığı zaman, medya bugünkü durumunda değildi.

Bir yıl içinde dengeler çok değişmiştir.

Her ne kadar Ergenekon davasında iddialar ve suçlamalar gülünç görünse

de belirli bir amaca yönelik hedefleri içerdiği anlaşılıyor.

Medyada, cihet-i askeriyede, üniversitede, politikada, iş hayatında, Emniyette, istihbaratta, gizli örgütlerde, piyasada dünden bugüne saptanan çevreler ve kesimler 2500 sayfalık bir iddianamede, ilgisi bulunmayan kişileri bir araya getirmiştir; belli bir amaca hizmet etmektedir.

Bu karışık tabloda yalnız İslamcılar kesiminden kimse yoktur.

*

Anti komünist süreçte devletlerin gizli örgütlerinde oluşturulan ve gladyo adı verilen, ya da Derin Devlettabir edilen oluşumlar Batıda çoğunlukla tasfiye edildiler.

Türkiyede şimdi bu süreç mi yaşanıyor?

Yaşanıyorsa, antikomünist gladyonun yerine İslamcı Derin Devlet mi ikame ediliyor?

Gerçekleştirilen operasyon; hukuk, adalet ve yasalara ne ölçüde uygundur?

Bir karşı devrimin sürecini örtülü de değil, açık biçimde yaşamakta mıyız?

Gerçek şudur ki Türkiyede yaşanan olay, artık beynelmilel bir tasarıma dönüşmüş Ilımlı İslam modeli projesiyle örtüşmekte, Ergenekon da bu planlamanın bir ayağı görüntüsünü taşımaktadır.

Laik Türkiye, hukuk devleti niteliğini korumak istiyorsa, dikkatlerini bu dava üzerine yoğunlaştırmalıdır.

NATOcu derin devleti tasfiye ediyoruz diye İslamcı derin devleti yaratmak tuzağına düşülmemelidir.

Cumhuriyet



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son Kale Cumhuriyet 24 Ocak 2024
Sonsuza dek 10 Kasım 2023

Günün Köşe Yazıları