Johnson’un şiiri

22 Mayıs 2016 Pazar

En az Alman komedyen Böhmermann’ınki kadar beter olan Johnson’un “hakaretamiz şiiri”ni, Erdoğan gördü mü ve bu şiire ne dedi, ne yapmak niyetinde bilmiyoruz.
Eski Londra Belediye Başkanı’nın “Erdoğan şiiri” piyasaya çıkalı beri, Ankara’ya sessizlik hâkim.
Böhmermann krizinde şimşek hızıyla Dışişleri’ne çağrılan Alman büyükelçisi örneğinde görüldüğü gibi Büyük Britanya sefiri Dışişleri’ne davet edilmedi.
Erdoğan’ın Johnson’a da dava açma girişiminde olduğuna dair bir haber gelmedi.
Neden?
Boris Johnson çünkü büyük lokma.
Böhmermann gibi 2. sınıf bir komedyen değil.

Hakaret borsasında tırmanış
Müslüman Sadık Han yerini alana dek iki dönem Londra Belediye Başkanlığı’nı yapan Johnson, Muhafazakâr Parti’nin en etkili liderlerinden biri. Başbakan Cameron’un partideki bir numaralı rakibi.
“AB üyeliğine tamam mı devam mı” şeklinde özetlenebilecek İngiltere’nin “Brexit referandumu” üzerinde parti içinde bölünen iki kampın liderliğini yapan bu iki isim -Johnson ve Cameron- ölesiye yarıştalar.
Cameron, “AB’ye evetçiler”in liderliğini üstlenirken; Johnson “AB’den kopuş” yani “Brexit”in başını çekiyor. Brexit’in kazanması durumunda koltuğunu yitirecek olan Cameron’un yerine gelecek lider sayılıyor.
Özetle Johnson sade eski Londra Belediye Başkanı ve Ali Kemal’in torunu” değil; aynı zamanda müstakbel bir başbakan adayı.
Dolayısıyla bu kez sahnede rastgele bir komedyen yerine, çok önemli bir Avrupa ülkesinin olası bir başbakan adayı var.
Erdoğan’ı hedef alan saldırılarda baş döndürücü bir tırmanma söz konusu.
“Alman komedyen Böhmermann krizi” martta çıktı.
Mayıs bitmeden “Johnson’lu yeni bir kriz potansiyeli” baş gösterdi.
Johnson çapında bir lider, yurtdışındaki bu “Erdoğan’a had bildirme yarışına” neden dalmış olabilir, diye düşündüm.
Soruya yanıtın ipuçları Johnson’un “Daily Telegraph”ta (17 Nisan) yazmış olduğu bir yazıda...
“Merkel RTE’yi hoş tutmak için komedyenleri susturuyor” başlıklı yazıda, İngiliz politikacının Merkel boyunduruğundaki Avrupa’da özgürlüklerin zemin kaybından şikâyet ettiği görülüyor. Johnson, Brexit argümanlarından biri olarak kullandığı “özgürlük kaybından” Merkel’i sorumlu tutuyor.
Buna somut örnek olarak, Merkel’in “Türkiye’de ifade özgürlüklerine karşı kan dondurucu bir kampanya yürüten Erdoğan’ın taleplerine duyarsızca boyun eğmesini” gösteriyor.
Erdoğan üzerinden Johnson başka deyişle aslında Merkel’le kapışıyor ve kendi Brexit kampanyasını götürüyor.

Çifte girdap
Erdoğan Avrupa’nın Brexit savaşında adeta böylece bir “şamar oğlanı”na dönüşmüş durumda. Johnson, Merkel’le hesaplaşırken, RTE için açık artırmaya dönüşen hakaret yarışının bayraktarlığını yapıyor.
Bunlar vahim gelişmeler.
Bir yandan Türkiye’nin dünyadaki “yalnızlığı/ izolasyonizmi” derinleşirken; beri yandan devletin başı uluslararası ilişkilerde kolay harcanabilen malzemeye dönüşüyor.
Türkiye’de uzun yıllar bulunmuş deneyimli bir diplomata “Johnson hamlesiyle erişilen” bu yeni eşiği nasıl tanımladığını sorduğumda; “Avrupa’nın son bir yüzyıllık tarihinde önemli bir ülkenin liderine bu kerte sert çıkış yapılmadı” yanıtını aldım.
“Ben şahsen ne böyle bir şey gördüm, ne duydum. Yazık oluyor Türkiye’ye. Sırf Cumhurbaşkanı’nın değil, ülkenin itibarı da onarılmaz yara alıyor” dedi muhatabım.
Türkiye hem içerde, hem dışarda birbirini besleyen çok büyük iki girdap içinde.
Almanya ve İngiltere gibi iki demokratik AB ülkesiyle bunlar yaşanırken, içerde “Batı” ile ilişki tesis edebilen son başbakan Davutoğlu da harcanıyor. Son oylamayla üstüne Meclis etkisiz hale getiriliyor.
Bunlar olurken muhalafet, kasabın bıçağını yalayan koyun görünümünde.
Yazıklar olsun.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları