Akbabanın Son Beş Günü

25 Mart 2014 Salı

Akbaba tuhaf bir kuştur.
Hayatta kalabilmek için her şeyi yiyebildiği için tuhaftır.
Ölüleri yer. Hareketsiz, inisiyatifsiz, reflekssiz yavaş canlıları yer.
Yaralıları yer. Kokuşmuşları yer. Korkakları yer.
Kendi varlığını sürdürebilmek için gözü döner.
Gagası güçlüdür. Pençeleri büyük. Israrcıdır. Ve inatçı.
Avının üzerinde takıntılı bir şekilde daireler çizerek döner.
Eğer avı henüz canlı ve güçlüyse... Güçsüz düşmesini bekler.
Sabırla bekler.
Avı son gücüyle onu tepesinden kovalasa bile fazla uzağa gitmez; döner, hep geri döner.
Akbaba, kanatlarının gölgesinde kalanları yıldırana kadar gökyüzünde döner de döner.
Saatler, günler, aylar, yıllar, on yıllar boyu döner.
Tepemizde şu an kocaman ve aç bir akbaba var.
Besili ve iştahlı ve arsız ve ısrarcı.
Ağzının suyu akarak üzerimizde uçuyor.
Yakın tarihten aldığı cesaretle mevcudiyetimize parçalayıcı, koparıcı, didikleyici hamleler yapıyor.
Herkesin hayalinde onu alaşağı edecek bir mucize.
Mucize gerçekleşmezse, bu demektir ki akbaba daha yıllarca tepemizde.
Bugün en olmadık insanların bile telaş içinde doğru yolu bulup “Oylar bölünmesin” diye çağrı yapmaları bundan.
Laiklikten, Cumhuriyetten o kadar kolay vazgeçilmeseydi; görünen köye kılavuz aranmasa; bulunan kılavuz da karga olmasaydı, bugün burnumuz ve ciğerlerimiz ferah, kalbimiz tertemiz olacaktı.
Mevcut iktidarı sevmesek bile karşısına dikilip kendi doğrularımızı kendi dilimizle rahatça savunabilir, okyanus ötesinden yapılacak müdahalelere bel bağlamayıp kendi gücümüze güvenebilir olacaktık.
Ama zaman denen o gaddar tanrı, bir musibetin bin nasihate bedel olduğunu maalesef kullarına unutturup durur.
Bu unutkanlığın parsasını da hep akbabalar toplar.
Yıllardır oyları taammüden bölenler, şimdi o oyları can havliyle yeniden bir araya toplamaya çalışıyorlar.
Şuursuz bir korkusuzlukla destekledikleri iktidardan yine şuursuz bir korkuyla kurtulma telaşındalar.
Bu sefer seçimlerimizi hayallerimiz için değil, korkularımız yüzünden yapacağız.
Ki yaşadığımız yer, yeniden hayal kurabileceğimiz, doğrularımızı savunabileceğimiz medeni bir yer olsun.
Artık akbabanın son beş günü. Avının da son beş günü.
Bu beş günün nihayetinde akbaba, avına dalmayı ve onu paramparça yapmayı umut ediyor. Bugüne kadar yediklerinin tadı damağında.
Eğer avı silkinip canlanırsa ve onu tepesinden kovalarsa olacaklara tahammül edecek bir hayvan değil.
O yüzden hırçınlaştıkça hırçınlaşıyor.
Onun son beş günü. Avının da son beş günü.
O av ya gücünün farkına varıp akbabayı tepesinden savacak.
Ya da yıllardır üzerine örtülü şuursuz o rehavete sarılıp ona yem olacak.
Son beş gün.
Her son bir başlangıçtır.
Ama neyin başlayacağı, neyin sonlanacağına bağlıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları