‘İnsani riyakârlık’

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Dünyadaki riyakârlığı gözümüze sokan bir zirve için güzide kentimiz İstanbul’un seçilmiş olmasından gurur duyacak değiliz. Birleşmiş Milletler’in (BM) 70 yıllık tarihinde düzenlediği ilk “Dünya İnsani Zirvesi”, insanın ruhunu yaralıyor, en hafifinden derin bir iç sıkıntısı yaratıyor. Ev sahipliği yaptığımız “boş lafa dünyanın parası dükkânından” ibaret. Giderek otoriterleşen Türkiye yönetimine siyasi hırsları yüzünden müsebbiblerinden olduğu Suriye’deki yıkımdan ötürü “ödül niyetine gövde gösterisi” fırsatı veren bir nevi “BM şarlatanlığı”.

***

İstanbul zirvesinde iki gün boyunca 175 ülkeden temsilciler, BM ajansları, hükümet dışı örgütler; yeni küresel insani standartlar oluşturulması, yardımların yapılandırılması, yerel grupların fonlanması, savaş kurallarına uyulması ve sığınmacı nüfusunun paylaşımını konuştular. Ev sahibi ülkenin “başkanını” dinlediler bol bol. Tabii bir de Mehter Marşı’nı...
Zirveyi Hollywood yıldızları Forest Whitaker, Daniel Craig and Ashley Judd’un katılımlarını ihmal etmeyerek düzenleyen BM, bu işe kaç para döktü bilmem. Daha önceki zirvelerde ülkelerin mali yardım vaatlerini toplamayı beceremeyen dünya örgütünün, bu zirveden de insanlık adına bir şey çıkarabilmesi mümkün değil. İşin aslı “insani yardım pazarlamacıları”, yerküremizde yaşanan dramları dünya siyasetinden, uluslararası çıkarlardan ve statükodan azadeymişçesine paketlemekle mükellefler.

***

Independent’tan Ian Birrell son yazısında çok isabetli biçimde dikkati çekmiş, asıl konuşulması gerekenin insani yardım ekonomisine giden 155 milyar dolar olduğuna... Dünya Gıda Programı, Oxfam gibi örgütlerde çalışan binlerce insanıyla, ihaleler alan özel firmalarıyla asıl insani yardım sektörünün tartışılması gerektiğine... Ben bilmiyordum, mesela Save The Children Vakfı’nın yeni başkanının yıllık 341 bin dolar maaş aldığını...
Bir tek Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü “sadece sistematik ihlallerin üzerini örtmeye hizmet edeceğini” belirterek zirveye katılmadı.
Zirve kararlarının bağlayıcılığı filan olmayacak. Sonuçlar insani yardım sistemini geliştirmeyecek. Zaten sebeplere odaklanmadıkça boş retorik.

***

Ortadoğu, Afrika ve Asya emperyalist çıkar ve nüfuz savaşlarına batmış vaziyette. Batılıların büyük “ılımlı İslam” yatırımı “Arap isyanları” fiyaskoya dönüştüğünden bu yana Kuzey Afrika hallaç pamuğuna döndü. Libya, Sahra-Altı Afrikası’na açılan ve etrafını mütemadiyen enfekte eden çatışma odağı. Yemen, Vahhabi/Selefi Suudi Arabistan’ın bombaları altında inliyor, stratejik çıkarlar öyle icap ettirdiğinden kimsenin fazla gıkı çıkmıyor. Savunma sanayiileri gayet iyi çalışıyor.
Suriye’de rejim değişikliği hevesleriyle başlatılan ve bitmesine “çıkarlara uymadığı” için müsaade edilmeyen kanlı savaşın yerinden yurdundan ettiği siviller üzerinden binbir pazarlık ve şantaj operasyonu yürütülüyor. AB’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gördüğü en büyük sığınmacı akını yüzünden Türkiye’yle imzaladığı uluslararası insani hukuk açısından tam bir garabet olan anlaşma, yaşananların özeti.

***

Sığınmacılar için “Otobüslere doldurup size göndeririz” diyenler bir de üzerinden “prim yapmakta”. Batı medyasının “solculuk” iddiası taşıyan köklü kuruluşlarının katkılarıyla... The Guardian gazetesi sayfalarını Türkiye’nin başkanına açtı pazartesi günü. “Tüm dünya Suriye’de başarısız olduğunda, Türkiye devreye girdi. Şimdi diğerleri yardım etmeli” buyurmuşlar spotta. “Türkiye güvenli limanmış”, sonra “dünyanın en cömert ülkesiymişiz”, başka ülkelerin “gizli ajandaları varken” bizim yokmuş...

***

Çaresizce sınırlara yığılan insanlar... Kumsallarda yatan cansız çocuk bedenleri... Siviller büyük bir riyakârlığın bedellerini ödüyor. Yetmemiş gibi yine onların üzerinden binbir pazarlık pişiriliyor. Ayıp, utanma, sıkılma yok. Siyasi hırslar sınır tanımıyor..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları