Olaylar Ve Görüşler

Dokunulmazlık ve kaos

26 Mayıs 2016 Perşembe

Toplumun ya da doğanın kendi dengelerini bulacağı, daha doğrusu bulması gerektiği üzerinde yoğunlaşılır. Eğer bu dengelere müdahale etmeye kalkarsanız, sonuç felakete varıyor; hem doğa mahvoluyor hem insan. Bu, bazen açıkça diktatörlük biçiminde işliyor, bazen de “demokrasi” kandırmacası arkasına saklanarak.

 

Tek kişilik demokraside tek kişinin iradesi, kurullar, meclisler, komisyonlar vs. arkasına saklanarak sanki dev bir mekanizma çalışıyormuş görüntüsü veriliyor. Oysa onların hepsi dekor. Kararlar tek bir kişiden çıkıyor. O tek kişi ise zamanla güç yozlaşmasına uğrayarak Tanrı’nın kendisini dünyayı yönetmek için yarattığına inanmaya başlıyor. Doğaya, topluma ve siyasete egemen olmaya çalışıyor. Hatta bunu en doğal hakkı olarak görüyor, karşı çıkanlara ise sinirleniyor, samimi olarak öfkeleniyor. Toplumun sesini yükseltmesini “Ayakların baş olması” biçiminde yorumluyor.

Güç ve iktidar yozlaşması
AKP sonunda Cumhurbaşkanı’nın talimatını yerine getirerek, MHP’nin ve onlara güya karşı olan bir kısım CHP’linin yardımıyla dokunulmazlıkları kaldırdı. 148 milletvekilini ilgilendiren yaklaşık 750 dosya söz konusu. Karar Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra savcılara gönderilecek. HDP’den 53, CHP’den 51, MHP’den 27, AKP’den 10 ve bir de bağımsız vekil bu dosyalardan yargılanacak.

Topun ağzındakiler
Ancak herkesin bildiği şey, bu dokunulmazlıkların aslında HDP’liler için kaldırıldığı yolunda. HDP dosyalarının kahir ekseriyeti ise kürsü dokunulmazlığı kapsamında söylenen sözler. Bu söylemler “terör suçları” ile ilişkilendirilerek yargılanacak, iki eş genel başkan da dahil, Şırnak milletvekili F. Sarıyıldız, Van milletvekili T. Hazer ve Şırnak Milletvekili F. Encü topun ağzındaki vekiller. Dokunulmazlıklar 1994’te de kaldırılmıştı. Peki ne oldu, hangi sorun çözüldü? Aksine vekiller parmaklıklar arkasına gönderilerek yeni bir kaosun kapısı aralanacak.
Birkaç CHP’li vekilin de tutuklanması olası. Ama kimse AKP ve MHP’den tutuklanma beklemiyor. Bu da dokunulmazlıkların ortaya çıkaracağı sonuçların hukuki değil siyasi olduğunu gösteriyor. Birileri yönlendirebildiği hukuk yoluyla “had bildirme” sevdasında. Peki, ülke bundan nasıl etkilenir? Umurlarında değil.
Dolayısıyla Meclis bu kararla sadece kendi bindiği dalı kesmemiş aynı zamanda, çözüm yerine sorunun bir parçası haline gelerek Türkiye’yi gelecekte kapanması zor çalkantılara ve bunalımlara gebe bırakmıştır. Şimdi lafı uzatmadan partiler açısından duruma kısa bir göz atalım.

AKP ve MHP açısından
1- Siyasetin alanını genişletmesi gereken iktidar, bu hamleyle siyasetin alanını daraltarak büyük bir yanlışa imza atmış, bindiği dalı kesmiştir.
2- Hep söyleyegeldiği “Çözüm yeri Meclis’tir” söyleminin tam aksine Meclis’i çözüm platformu olmaktan çıkartma hatasını işlemiştir.
3- Böylece tutarsız davranmanın ötesinde meşru ve yasal siyaset alanını ve kulvarını daraltarak şiddete dayalı yasal olmayan kulvara doğru bir itki yapmış, kaş yapayım derken göz çıkarmıştır.
4- Bu durum şiddeti zayıflatmak bir yana “siyaset yaptırmıyorlar” tezine argüman kazandırarak, yakın bir gelecekte barış arayışlarını ve umutlarını berhava etmiştir.
5- Türkiye’nin bu kadar birikmiş sorununu çözmek yerine, bu sorunlara devasa bir sorun daha ekleyerek ülkeyi bir çıkmaza sürüklemiştir.

CHP açısından
1- CHP, sırf HDP ile yan yana görünmeme korkusu ile kendi ilkelerinden taviz vererek AKP’ye bilerek ya da bilmeyerek koltuk değneği olma yanlışını işlemiştir.
2- CHP, AKP’nin tuzağına düşerek karşı çıktığı rejim değişikliğinin yolunu kendisi açmış, bilmeden Erdoğan’ın politikasını gerçekleşmesine katkı sağlamış, elini güçlendirmiştir.
3- Parti zaten uzak olduğu Kürt seçmenle barışıp iktidara yürümek yerine, ondan bir adım daha uzaklaşarak manevra alanını daraltmış, gelecekteki iktidar umutlarına darbe vurmuştur.
4- Bir kısım milletvekilinin “evet” demesiyle parti içi tartışma yeniden alevlenmiş, bu da dışarıya dönük olması gereken enerjinin tekrar içe yönelmesine sebep olmuş, nitekim tartışmalar daha şimdiden başlamıştır.

HDP açısından
1- Son zamanlarda siyaset yapamaz hale gelen HDP, şimdi birtakım hamlelerle bunu aşmaya çalışacaktır.
2- Mağduriyet duygusu ile küllerinden yeniden doğmaya çalışabilir. Ancak bunun için ne olursa olsun siyasette ısrar etmeli, şiddete prim vermemelidir.
3- Sadece Kürtlere değil bütün Türkiye halklarına dönmeli, onlara doğruları anlatmalı, yapabilirse bu oyunu bozmalıdır.

Sonuç
Sonuç itibarıyla siyaset kurumu kendisinin çözmesi gereken sorunu hukuka havale etme yanlışını işlemiş, yeni bir sorun alanı yaratmış; Kürtlerin meselesini iyice çözümsüzlüğe itmiş, ülkeyi bu anlamda yeni bir kaosun kollarına sürüklemiş, meşru siyaset yoluna vurduğu darbeyle yasal olmayan yollara ve şiddete davetiye çıkartmış, yeni bir kutuplaşmaya, gerginliğe yol açmıştır. Anayasaya da aykırı olan bu garabetin durdurulması sadece siyasetin yeniden saygınlık kazanmasına yol açmayacak, Türkiye’ye her açıdan kazandıracak bir hamle olacaktır.

 

Prof. Dr. AHMET ÖZER
Toros Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları